ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Yazılarım / Kenevirde Oyun Bozuluyor mu? « geri
Tıpkı, yıllarca dışarıdan denetlenen (ve buna uymayan Hükümetlere yapılan darbelerin sebeplerinden biri olarak kaynaklarda bahsi geçen) Haşhaş bitkisinde olduğu gibi; hâkim ülkelerin çıkarları doğrultusunda, Türkiye’nin de içinde olduğu bazı ülkelere tarım politikası olarak hadsizce dayatılan Kenevir, Şeker Pancarı gibi stratejik ürünlerde bir silkinme aşamasında olduğumuz gözlenebilir. Bildiğimiz gibi, Cumhurbaşkanlığı'ndan gösterilen Kenevir konusundaki kararlılıktan başka, Nişasta Bazlı Şeker Kotası (NBŞ)’nın mevzuatta uzun zamandır %10 olarak uygulanırken; halk sağlığı ve gıda güvenliği lehine önce % 5’e ve ardından da bu sene % 2,5’lara kadar çekilmesiyle Şeker Pancarında artacak iç talebin üretim alanlarına yansıyacak olması da bahsi geçen silkinmeyle alakasız değildir.

Liseden beri Camianın içinde bulunmam dolayısıyla tecrübeli bir ziraatçı olarak hele ki her konuya maydanoz olurken Kenevir için de iki kelam etmesem olmazdı.

Dürüst olmak gerekirse, sonuçta Kenevir; (örneğin Soya gibi) yıllarca üzerine çalıştığım bir bitki olmadığı için, bilgilerin bir kısmını internet üzerinden erişim sağlayarak önce kendim anlamak suretiyle yazdım (ki zaten son dönemde sosyal medyadan da konuya aşinayız bilirsiniz).

Genellikle medyada, uyuşturucu amaçlı illegal yetiştiriciliği ve buna yönelik Emniyet operasyonlarıyla duyup bildiğimiz bitki, bu yönüyle toplumumuzun hafızasında hak etmediği kötü bir şöhrete sahip, bu bir gerçek.

Öyle ki geçenlerde Kenevir üretimi için gözlem ve görüşmeler yapmak üzere gittiğimiz bir köyümüzdeki üreticinin; (uluslararası otoritelerin literatürdeki bağlayıcılığından bahsetmemize rağmen) sırf uyuşturucu ile anılması yönüyle ürüne Kenevir değil Kendir denmesi talebi ve ısrarını unutamam;)

Lakin öte yandan Kenevir aslında bilmediğimiz, daha doğrusu konunun popüler olması vesilesiyle çoğumuzun da yeni yeni öğrendiğimiz uzunca bir liste halindeki endüstriyel kullanım alanlarının yanı sıra, sağlık ve çevre ile en mühimi ülkesel ekonomiye dost yüzüyle asrın bitkilerinden biridir diyebiliriz.

Türkiye gibi, bazı Batı Avrupa ülkelerinde de ilgili bakanlıktan sadece deneysel amaçlı alınan özel izinlerle oldukça dar alanlarda ekimi yapılan bitkinin, THC (tetra- hidro- cannabinolo) denen uyuşturucu etken maddesinin azaltıldığı çeşitleriyse asla uyuşturucuya dönüştürülememesi yönüyle endişelere cevap niteliğinde.

Endüstriyel Kenevir Kavramı

Endüstriyel Kenevir olarak bilinen bu çeşitlerin; lifleri tekstil sanayiinde, çekirdekleri ve yağı kozmetik ve sağlık sektöründe, odunsu sapları kâğıt- kumaş üretiminde kullanılırken bir yandan da havayı temizlediği ve derinliklere uzanan kökleri aracılığıyla toprağı besleyerek verimliliği artırdığı biliniyor.

Yetmez gibi, biyogaz- biyoyakıt üretiminden tutun, inşaat sanayiinde ısı yalıtım malzemesi olarak ve savunma sanayiinde zırh benzeri güvenlik sistemlerinde kullanımı da mümkün olan bir doğal kaynak olarak kendisine hayran bırakıyor.

Yapılan araştırmalar, Kenevirin elverişsiz topraklar ve bataklık bölgelerde dahi yetiştirilebilen ender bitkilerden olduğunu gösterirken;ayrıca, pamuk gibi lifli bitkilerin hasat öncesi % 50 civarının tarlada ziyan olma ihtimaline karşın, Kenevirde bu riskin olmadığı da tespit edilmiş.

Yine, aynı birim kâğıt yapımı için çok sayıda ağacın kesildiği göz önüne alınır ve 1 dönüm Kenevirden yaklaşık 4 dönüm ağaca denk kâğıt hamuru elde edildiği de düşünülürse, konunun önemi daha iyi anlaşılır sanırım.

Peki, tabiri caizse ‘sihirli bitki’ diyebileceğimiz böylesi yaygın kullanışlılığa sahip bir bitki nasıl oluyor da şimdiye kadar üretim desenimizde ve dolayısıyla da tarımsal politikalarımız içinde hak ettiği yeri almamış oluyor?

Uyuşturucu Bahanesiyle Kısıtlanan Üretim

Bir kere bu noktada topu geçmiş ve bugünkü hükümetlere atmazdan önce ifade etmek gerekir ki; Kenevir üretimi Türkiye ile birlikte daha pek çok ülkede on yıllardır yasaklı olmuştur.

Bitkinin uyuşturucu sınıfında bulunması ve buna bağlı artan suç oranları bahane edilerek, ilkin 1940'lı yıllarda ABD tarafından Türkiye’nin de içinde olduğu pek çok ülkede tarımının sınırlandırılması dayatılmıştır.

Bitkideki yasaklı kısım olan ve az önce de bahsi geçen THC maddesini içeren aslında yalnızca dişi Kenevir iken, bir nevi tüm bitki familyası ‘uyuşturucu’ bahanesiyle hedef kadrajına girmiş ve böylece endüstride kullanılan tür ve çeşitler de zamanla gözden düşmüştür.

Esasında yasak, 1937'de Amerikan hükümetinin yüksek THC içeren Kenevir türlerinin ekimini yasaklamasıyla başlamıştır. 1961 yılında ise Kenevir ekimi endüstriyel kullanım alanları dışında yasaklanmış ve karar BM tarafından dünya geneline yayılmıştır.

Dünya çapındaki bu yasaklamanın bilimsel açıdan çok, ekonomik ve siyasi çıkar gruplarınca yapıldığı öngörüleri ise hiç bitmemiştir. Buna rağmen, bu maddeyi içeren türlerin ilaç yapımı amacıyla bazı ülkelerde üretilmeye devam ettiği bilinmektedir.

Kenevir üretiminin; Türkiye gibi, uluslararası arenada (hele ki geçmişte) çok da söz sahibi olmadığı ülkelerde engellenmesinin altında ilaç devlerinden petrol şirketlerine kadar pek çok lobi faaliyetinin bulunduğunu görmek zor değil.

Ama bir kez daha ifade etmek gerekirse; aslında sadece uyuşturucu madde imalatında kullanılmayan ve fakat bu bahaneyle bazı ülkelerde üretimi sınırlanan Kenevir pazarının büyüklüğünün, 2025 yılında 11 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Bugün ABD, Kanada, Çin, Hindistan, Japonya, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde, esrar/ uyuşturucu maddesi ıslah çalışmalarıyla azaltılmış Endüstriyel Kenevirde çeşit sayısının 100’e yaklaştığı ve bu elverişli çeşitlerin üretiminin yapıldığı bir gerçek.

Mevcut Durum

Bu özellikte (Endüstriyel) Kenevirin, bizde de belli bölgelerde ve belli şartlar dâhilinde Devlet iznine bağlı olarak kısmen de olsa üretildiği malum.

Ancak bu durum, az önce bahsettiğimiz ve ekonomik- güvenlik gerekçeli olmaktan çok politik olduğu gözlenen kısıtlamalar yüzünden yeterli seviyede olmayıp, bu üründe ve mamulü olan ürünlerde ithalatı zorunlu kılmaktadır.

Bu boşluğu, (uyuşturucu yönüyle) istismara kapalı olacak şekilde doldurmak ve yüzlerce kullanım sahası olan Keneviri bir an önce endüstriyel alanda değerlendirmek, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da açıkladığı üzere bir acil gereklilik olarak önümüzde durmaktadır.

Bunun içinse, Tarım Orman Bakanlığımıza bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü bünyesindeki bir kısım Araştırma Enstitüleri, Üniversitelerimizin Ziraat Fakülteleri ve ilaveten TÜBİTAK gibi kuruluşların işbirliği çerçevesinde bir süredir yürütülen çalışmalar ümit vericidir.

Hatta zaman içinde başlı başına bir Kenevir Araştırma Enstitüsü kurulması ve Kenevir ile ilgili ülkesel çapta (yetiştiriciliği, ıslahı, yayımı alanlarında) ne kadar faaliyet, plan proje mevcutsa tümünün koordinasyonunun bu kurum liderliğinde yapılması çeşitli platformlarda dillendirilmektedir.

Tıpkı yıllarca dışarıdan denetlenen (ve buna uymayan hükümetlere darbe yapılmasına kadar varan) Haşhaşta olduğu gibi; hâkim ülkelerin çıkarları doğrultusunda, Türkiye’nin de içinde olduğu bazı ülkelere tarım politikası olarak  hadsizce dayatılan Kenevir, Şeker Pancarı gibi stratejik ürünlerde bir silkinme aşamasında olduğumuz gözlenebilir.

Bildiğimiz gibi Şeker Pancarında da, Nişasta Bazlı Şeker Kotası (NBŞ)’nın mevzuatta uzun zamandır %10 olarak uygulanırken; geçen sene halk sağlığı ve gıda güvenliği lehine önce % 5’e ve ardından da bu sene % 2,5’lara kadar çekilmesiyle artacak talebin üretim alanlarına yansıması da kuşkusuz bahsi geçen silkinmeye dâhildir.

Yıllardır atıl duran Bor yataklarının ve diğer yeraltı zenginliklerimizin değerlendirilerek yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesinin ayak sesleri de aynıı silkinmeye dâhilse de tüm bunların birilerinin canını sıkacağı kaçınılmazdır.

Birileri Rahatsız Oluyor, Olacak..

Tıpkı, Savunma Sanayimizdeki % 30’lardan % 60’lara varan yerlileşme ve millileşme süreciyle aynı odaklara verdiğimiz rahatsızlık gibi,

Tıpkı, bir aslan terbiyecisi misali yıllarca aleyhimize kullanılan ve  ne zaman ayağa kalkacak olsak “kırbacı” üzerimizde şaklayan IMF’in yörüngesinden nihayet çıkmamızın verdiği rahatsızlık gibi,

Tıpkı Almanya’nın Hamburg’la elinde bulundurduğu bölgenin havayolu trafiği ve dolaysıyla buradan sağlanan gelirleri, İstanbul Havalimanı inşası yoluyla lehimize döndürerek verdiğimiz rahatsızlık gibi,

Tıpkı, Rus doğal gazının alternatif yollar yerine Türkiye/ TANAP üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını ve bu hizmetin karşılığı olan paranın da bize akmasını sağlayarak verdiğimiz rahatsızlık gibi,

Tıpkı, Savunma Sanayimizdeki gelişmelerin de verdiği özgüvenle düzenlenen sınır ötesi operasyonlarla, Kuzey Suriye’de kendi çıkarlarına hizmet edecek bir PKK Devleti kurmak isteyenlere verdiğimiz rahatsızlık gibi,

Tıpkı, halkını kokuşmuş şehirlerde yaşatırken Devletin hizmet için gönderdiği paraları PKK’ya aktardığı belgelenen HDP'li Belediyelere kayyum atayarak aynı çevrelere verdiğimiz rahatsızlık gibi,

Tıpkı, FETÖ’nün finans, medya, yargı, emniyet ayaklarına ardı ardına vurulan darbelerle, içte- dışta 15 Temmuz’un farklı sonuçlanmasını istediğini bile gizlemeyen tüm şer odaklarına verdiğimiz rahatsızlık gibi,

Tıpkı, aksi yöndeki yaklaşım ve baskılara rağmen Akdeniz’de sondaj faaliyetlerini sürdürerek verdiğimiz rahatsızlık ve devamı gelecek benzerleri gibi..

Dönelim Kenevire

Sonuç olarak, birilerine rağmen ve ülke ekonomisi lehine olacağı kuşkusuz Kenevir tarımı ile uğraşmak isteyen çiftçilerimiz için son tarih 1 Nisan 2019.

“Üreticilerin, gerekli belge ve şartları sağladıklarına emin olduktan sonra belirlenen tarihe kadar üretim izni için gerekli iş ve işlemleri başlatmaları gerektiği”, İlimiz yanı sıra diğer 19 İl- İlçe Müdürlüklerince duyurulmuştur.

Buna göre; lif, tohum, sap ve benzeri amaçlara yönelik izinli Kenevir yetiştiriciliği yapmak isteyen çiftçiler, 1 Ocak- 1 Nisan tarihleri arasında yetiştiricilik yapacakları yerin en büyük mülki idare amirliğine (İlçede Kaymakamlık, İl’de ise Valiliğe);

Daha önce izinsiz Kenevir ekme, uyuşturucu imal etme, dağıtma, ticaretini yapma veya kullanma suçu işlemediğine, yetiştiricilik iznini müteakip yönetmelik hükümlerine uygun hareket edeceğine ilişkin taahhütname ile,

“Üretim yılına ilişkin ÇKS belgesi, üretim yerinin toplam yüzölçümü ve ada/parsel numarasını gösterir kroki, kadastro geçmemiş yerlerde ise ÇKS'ye uygun keşif raporuna ilave nüfus kayıt örneği ile başvuruda bulunmaları gerekmektedir”, deniliyor.

Bir madde özellikle dikkat çekiyor ki o da (aynı yönetmeliğin); “Hangi amaca yönelik olursa olsun izinsiz yetiştirilen Kenevir, 2313 sayılı Kanun hükümlerine göre imha edilir ve konu adli mercilere intikal ettirilir” ibaresinin yer aldığı 10. Madde..!

Malum, konunun; ‘uyuşturucu’ gibi gerek suça, gerek suistimale ve gerekse de provakasyona açık bir yanı olunca, Devlet’in bilgi belge taahhüt yaptırım noktasında ihmali başını ağrıtabilirdi.

Allah utandırmasın, vatana millete memlekete hayırlı uğurlu olsun diyelim.


Hatice OLGUN
haticeolgun2@gmail.com

Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.