Samsun İli Bafra İlçesinin Karpuzlu Mahallesi’nden, yılların karpuz üreticisi Arif Tunç’la sizler için sohbet ettik. Daha öncesinde eşinin bize ikramı olan kan kırmızı karpuzların eşsiz lezzetinden anladığımız kadarıyla bu işin püf noktaları var ve Arif Bey de artık adı üstünde ‘arif’ olmuş. Öyle ki beldede daha önceki yıllarda yapılan Karpuz Festivali bünyesindeki En İyi Karpuz dalında çok sayıda ödülü var. Bu sene 700 dönüm alanda sadece karpuz değil, kışlık ve yazlık sebzelerin üretimini de başarıyla yapıyor. İşte kendisine sizler adına yönelttiğimiz o sorular ve gelen cevaplar:
-Merhaba, bize kendinizi tanıtır mısınız?
-Ben Karpuzlu Köyünden Arif Tunç.. Burada, kendi arazimize ilaveten bir kısmı da icar olan arazimizle birlikte 700 dönüm bir alanda karpuz ve yanı sıra başka sebzeler üretiyoruz. Karpuz bu sene 150 dönümde ürettim, geçen senelerde 200 dönüme kadar çıktığım da oldu. Maalesef bazı yıllar ürün para etmiyor, öyle olup tarlada kalınca da zarar ediyoruz. Bu seneki hasattan memnunuz.
-Karpuz nasıl bir ürün, yetiştiricilik açısından soruyorum?
-Elbette ki hiçbir eser kolay meydana getirilmiyor. Bunun başta yer hazırlığı, dikimi, bakımı (ki bilinçli bakımından söz ediyoruz) pek çok aşamada zahmeti var. Görsel açıdan ve özellikle lezzet olarak güzel bir karpuz yemek istiyorsak, bunun bilinçli bakımı şart. Bunun için de tecrübeli çiftçilerin yanı sıra teknik açıdan ziraatçılardan ve Devletin kurumlarından yardım almakta fayda var. Biz zannederim artık bu konuda pratikleştik ve buna ilaveten de bu Kızılırmak’ın taşıdığı toprakların verimli oluşu da tat ve görünüm açısından önemli bir etken. Şimdi size şu araziden hangi karpuzu kessem, aynı tat ve kaliteyi görmeniz mümkün. Böyle bir ürün de tarlaya dikilip rastgele olmuyor, bunun her aşamasında sırasıyla gereken işlemleri yapmanız gerekiyor. Gerek masrafı ve gerekse de emek anlamında ne verirseniz o oranda lezzette geri dönüşü sağlarsınız.
-Karpuzlu adı üstünde, köyümüzde çok karpuz üretiliyor diyebilir miyiz?
-Valla Bafra’da en fazla miktar ve kalitede karpuz bu köyde üretiliyor diyebiliriz. Hatta bir de Karpuz Festivali’miz var ki benim de daha önceki yıllarda bu Festival kapsamındaki ‘En İyi Karpuz’ Yarışmalarından 2 tane birincilik ve iki tane de ikinciliğim var. Gerçi son 2- 3 yıldır o etkinliğe bazı sebeplerden dolayı ara verildi ama inşallah bu önümüzdeki Cumartesi yarışmamızı da Festivalle birlikte icra ederek şu gördüğünüz ürünümüzle yarışıyor olacağız.
-Başarılar diliyoruz. Peki, yetiştiriciliği çok da kolay olmayan bu üründe Pazar aşaması nasıl?
-Pazar sürecini zorlaştıran en önemli etken, özellikle pazar sürecinin çok kısa olmasıdır. Dönüme on ton kadar aldığınız bir ürün bu, daha altında verimle zaten zarar edersiniz. Böyle verimi olan bir ürünü 15 gün içerisinde misal (arazinize göre değişmekle birlikte) bin beş yüz ton ürünü pazarlamak kolay değil. Sözleşmeli üretimde sıkıntılar var, şöyle ki marketler hem seçici oluyor ve hem de satamadığını iade etme eğiliminde olduğu için bu durum yetiştirici açısından sıkıntı oluyor. Düşünün bir hafta reyonunda hem de bizden aldığının çok üstünde fiyata satışa sunuyor bekletiyor, bu beklemiş ürünü size geri iade ediyor. Bundansa biz kendimiz halcilere teslim ederek, fiyat yine de perakende fiyatının çok altında olsa bile en azından alım garantili ve elimizde kalmayacak şekilde vermiş oluyoruz. Verdiğimiz üün buradan direkt hale, oradan da pazara gidiyor.
-Şu an hasadına da şahit olduğumuz üzere epey emek gerektiren bir ürün. Hazır söz sizdeyken, bir karpuz üreticisi olarak zorluklarınızdan ve Devletten beklentilerinizden bahsedelim.
-Karpuz çok fazla işçilik gerektiriyor. Gerek dikim, gerek ilaçlama sulama gibi bakım işleri ve özellikle de hasat aşamasında olmak üzere bu gördüğünüz 150 dönümde yılda bin kadar işçi çalıştırıyor olduğumuzu söyleyebiliriz. Bunun dışında hastalık dönemlerini iyi kollayıp hastalanmadan önce ilacını yapmak gerek; yani doğru ilaçlamayı doğru zamanda yapmak gerek. Aşağı yukarı on kez sulama gerçekleştiriyoruz karpuzda sulama inanın çok kritik bir işlem. Örneğin çok su verirseniz ürünü bozuyor, az su verirseniz yine aynı şekilde ters etki yapıyor. Dolayısıyla bunun sürekli bir dengesini tutturmak zorundasınız ki bu sebepten zaten çoğunca damlama sulama tercih ediyoruz. Öte yanda az önce konuştuğumuz gibi pazar süreci yani raf ömrü de kısa bir ürün ve öyle ‘saklayayım, fiyat kollayıp yüksek para ederken satayım’ düşüncesi de mümkün değil. Bu gibi zorlukları var. Devletten beklentimizse sağ olsunlar desteklerden faydalanıyoruz ama girdi fiyatları belli dönemlerde zorlayıcı olabiliyor. Ve tabi bir de şu pazar sorunumuzun çözülmesini ve bizim alın terimiz sayesinde aracıların zengin olmamasını istiyoruz.
-Arif bey, size bunca işiniz arasında bize ayırdığınız vakit, güler yüzünüz, misafirperverliğiniz için ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Bol kazançlı ve bahsettiğiniz sorunların da çözüldüğü nice başka sezonlarda görüşmek üzere diyelim.
-Ben teşekkür ederim, bizlere kendimizi ifade etme fırsatı verdiniz ve temenniler için de inşallah diyelim, eksik olmayın.