Uğurlarken muhtemel ‘iyi bilmezdik’ diyeceğimiz 2020, Pandemi imtihanından başka deprem, sel gibi doğal afetler ve orman yangınları açısından da bizim için ‘dolu dolu’ geçti.
Daha ‘Bismillah’ girişte hemen Ocak ayında bir Elazığ depremi, arkasından ekonomiyi, sosyal hayatı, psikolojilerimizi, düzenleri hatta evlilikleri alt üst eden virüs illeti. Tam onunla boğuşurken Bursa ve Rize sel faciaları.
‘Allah beterinden esirge’ derken, memleketin her yanında arka arkaya ve şüpheli biçimde baş gösteren orman yangınları! Onu söndür, diğerini soğut, berikini yeniden ağaçlandır telaşı arasında Allah bir daha göstermesin İzmir depremi :(
Unuttuğum varsa lütfen siz ilave edin.. Ki dikkatinizi çekerim ben daha burada, kırk küsur yıllık PKK terörüne son bir yılda kurban verdiğimiz canlarla, bir o kadar eski fakat çok daha sinsi FETÖ yapılanmasının süren etkilerini saymadım bile.
Biz tabi bundan daha kötü şartların Türkiye’sinde büyümüş nesil olarak bir çırpıda yazıp geçiyoruz ama özellikle gençlerin dikkatini çekmek isterim ki bunlar bu ülkenin başına sadece bir yılda gelenlerin kısa özetidir.
Hele ki yelpazeyi biraz daha genişletip son 7- 8 yıla bakarsak, sıradan bir Devletin belki on yıllarca belini doğrultamayacağı darbe girişimleri, ateş çemberi coğrafya, mülteciler, terör, afetler ve ekonomik saldırılar (bi de bunların hiçbiri olmayan Danimarka İsveç, İsviçre’yle bizi kıyaslamıyorlar mı, yuh!)...
Ve tabi bu en zor zamanlarda ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ mantığıyla söylemde de kalsa/ dolaylı da olsa Türkiye’deki kendi Hükümetinin hep tam karşısında pozisyon almasıyla kayıtlara geçecek yıkıcı muhalefet!
***
İşte bu son İzmir depremi vakasında da hayretler içinde takip etmedik mi? Muhalefetin, koskoca Vekili sosyal medyadan binlerce takipçisine İzmir’deki Kızılay binasının kullanılamaz hale geldiğini yayarak insanları manipüle etmedi mi?
Benzer bir yalanı yine muhalefetin bir başka Vekili, Elazığ depreminde Fethi Sekin Şehir Hastanesi için sosyal medyadan dillendirip binlerce insana yaydıktan ve o en nazik durumda bu Devlete/ bu millete en az deprem kadar zarar verdikten sonra silmemiş miydi?
Yine bu İzmir depreminde önce eski FOX spikeri Fatih Portakal, Sayın CB’nın depremden kısa süre sonra iptal ettiği yat yarışlarını dile dolarken; akşamına ana muhalefetin yaşını başını almış Parti sözcüsü Erdoğan’ın İzmir’e girişinde müzikle karşılandığı yalanını hem de kurumsal kimliğiyle dillendirmedi mi?!
Gereği yapılacak mı, evet ama bitti mi, yok! Muhalefetin bir başka yetkin ağzı halk tv’de ‘çadırları kullanmak için evlerin hasarlı olduğunu belgeleme şartı istendiği’ yalanını gözümüzün içine baka baka söylemedi mi?
Öteki -hem de kendi sorumluluk alanlarında- yıkılan apartmanlarla ilgili Bakanlığa rapor sunulduğu ve işlem yapılmadığı iddiasını yayarken, buna karşılık Çevre Şehircilik Bakanının çok net biçimde yaptığı ‘kayıtlı böyle bir başvuru olmadığı’ haberini o çevrelerden duyan oldu mu?
Bir başkası “nikâhsız yaşayan çiftlere çadır verilmiyor” diyerek başka tarafı kaşırken, sosyal medyada uyduruk hesaplarda “AkParti gençlik kolları gelen yardımları kendisi aldı” şeklinde yalanların bile serbestçe yayılmasının olası sonuçları bir kez olsun düşünüldü mü?
Ana muhalefetin lideri ekranlardan; 6 Bakanı Kızılay’ı Afad’ı, UMKE’si, Jandarması, gece görüş uçakları, İHA’ları, hazine yardımıyla daha ilk saatlerden itibaren deprem bölgesine akın eden Devletin bütün o ekiplerinden daha fazla ve en çok kendi Belediyelerinin çalıştığını iddia etmedi mi ;)?
Bir başkası vaktiyle “rant” diyerek karşı çıktıkları ve bazı yerel yönetimleri eliyle engel bile oldukları Kentsel Dönüşüm’e pası atarken öteki yıllardır yapılanlara şahit olduğu halde sırf halkı kışkırtmak adına “deprem vergileri nerede?” diye sormadı mı?
***
Hazır ‘deprem vergileri’ demişken bakalım ne toplanmış, ne kadar harcanmış, neler yapılmış. Elazığ depreminde Ercan Gürses’in “Harcanan para toplanan deprem vergilerinin 10 katı” içerikli yazısını okumuştum.
O da açıklayıcı ve güzeldi fakat daha yeni bir beyanat olması dolayısıyla Hükümet adına konuya açıklık getiren Ak Parti Grup Başkanvekili Avukat Cahit Özkan’ın yaptığı konuşmasından satırbaşlarını paylaşmak isterim;
-Toplanan 147 milyar liranın 8,3 katı olan 1,21 trilyon lira deprem bölgelerine ve depremzedelere harcandı.
-2003’te Deprem Master Planı hazırlandı.
-2005’te Avrupa’nın en büyük 8500 kişilik UMKE acil müdahale ekibi oluşturuldu.
-2009’da AFAD kuruldu, Deprem Plan Yönetmenliği gelişen teknoloji ile yenilendi.
-2014’de Ulusal Strateji ve Deprem Eylem Planı (USDEP) hayata geçirildi.
-Deprem riskine karşı 12 bin okul analiz edildi, MEB müfredatı buna göre güncellendi.
-Depreme karşı güvence altına alınmış konut sayısı 1999’da 50 bin iken bu rakam 9 milyona ulaştı, daha da devam ediyor.
-Deprem gözlem istasyonu 1100’e çıkarıldı.
Yine sözü edilen vergilerden;
-201.9 milyar TL Marmara Depremi için,
- 3.75 milyar TL Düzce Depremi için,
-4.21 milyar TL Bingöl Depremi için,
-3.92 milyar TL Elazığ Depremi için,
-5.07 milyar TL Kütahya Depremi için
-13.8 milyar TL Van Depremi için harcanmıştır.
Sağlık, kentsel dönüşüm, ulaştırma, acil yardım yatırımları için;
-Depreme yönelik sağlık yatırımları için 2003- 2019 arasında toplam 105.5 milyar TL,
-Kentsel dönüşüm için 112.4 milyar TL,
-Depreme yönelik ulaştırma harcamaları için 488.4 milyar TL,
-Acil yardım yatırımları için 11.5 milyar TL,
-Ve toplamda ise 1.21 trilyon TL yatırım harcaması yapıldı.
***
İzmir depremi içinse, bir sunucu eskisinin idia ettiği gibi 5 milyon TL yardım yalan olup Devletimiz ilk etapta 24 milyon ve daha sonradan da 5 milyon TL olmak üzere toplamda yaklaşık 30 bin TL ödeneği Valilikçe kullanılmak üzere göndermiştir. Peki bu kadar mı? Hayır.
Evlerine girmek istemeyen depremzedeler için 2700 çadır kurulduğu ve ihtiyaçları burada karşılandığı gibi sonrasında kiralarının ödenmesini ve taşınma giderlerini de Devlet üstlenmiştir. Eşyaları zarar gören vatandaşa 30 bin’er TL eşya yardımı ve konutların kısa sürede yenilenme maliyeti derken rakamın 100 bin TL’lere ulaşması öngörülmektedir.
Peki, kendi Belediye binasının dahi çürük raporu olduğu ortaya çıkan ve önemli seviyede hasar alan İzmir’deki yerel yönetimin kentsel dönüşüme ayırdığı kaynak nedir?
İzmir Büyükşehir Belediyesinin 7.950.000.000,00 TL’lik 2020 yılı bütçesinden gayrimenkul ve kamulaştırma için ayırdığı kaynak bu rakamın yaklaşık 0,075'ine denk geliyor. Yani 1/ 1000 bile değil!
Görünen o ki Sayın Başkan, bina ön yüzlerini gökkuşağı renklerine boyamayı daha acil ve elzem bir ihtiyaç olarak görmüş ve yukarıda bahsi geçenİzmirli’nin hizmet beklediği yüklü ödeneği sembolik meseleler için harcamayı daha uygun bulmuştur.
Ana muhalefetin başı da bildiğimiz gibi, “İzmir’de biz vardık, kimse yoktu” diyebiliyor, geçiniz. Sonuçta Allah Devletimize zeval vermesin. 99 Gölcük depremindeki Devlet refleksiyle bugünkü kıyas bile edilemez. Eksiklerimiz hala var ancak yalanlarla germenin de âlemi yok.
TOKİ AFAD'la koordinasyon halinde rezerv alanlarda süreci başlattı ve inşallah bir yıl dolmadan depremzedelere İzmir’de de tıpkı Van, Elazığ ve diğer yerlerde olduğu gibi kalıcı konutları teslim edilecek.
Yiten canlarımızın acısını enkazdan çıkan mucizelerle hafifletmeye çalışırken yaraları sarma gayretindeki Devletimize destek olma vaktidir. Geçmiş olsun İzmir, geçmiş olsun Türkiye..!
Hatice OLGUN
haticeolgun2@gmail.com