ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Haber & Söyleşi / Balıkçılıkta Çok Yol Kat Ettik Ama Bununla Yetinemeyiz.. « geri
“Son 13-14 yıla bakarsak, Balıkçılık sektöründe üretim hakikaten Türkiye'de 50 bin tonlardan bugün 240 bin tonlara kadar gelmiştir. Yani yetiştiricilik, sunulan destek ve teşviklerin etkisiyle çok ciddi başarı göstermiştir. Lakin bu yeterli midir, hayır! Hedefimiz, kişi başına 6.2 kg’larda olan balık tüketimimizi, en azından dünya ortalaması olan 15- 16 kg’lara çekmek ve bunu da ithalatla değil üretim artışıyla sağlamaktır. Zira, ülkemizin potansiyeli son 14 yılda geldiği seviyenin de üzerindedir.”

Samsun Su Ürünleri Birliği Başkanımız Sayın Osman PARLAK ile yaptığımız röportaj öncesi, sahibi ve yöneticisi olduğu Kuzey Su Ürünleri’nin Bafra Derbent Barajı üzerindeki Alabalık ve Somon Üretim Tesislerine giderek bazı incelemelerde bulunduk. Balıkçı motorlarıyla denize açıldık, dümene geçtik ve belki de balıklara (canlı iken) ilk kez bu kadar yakın olma şansı yakaladık. Çalışanlarla sohbet etme fırsatı yanı sıra, kuruluşun Su Ürünleri Mühendisi ve aynı zamanda tesis sorumlusuyla da ayrıca küçük bir röportaj gerçekleştirdik. Kısmetse bunu daha sonraki sayılarda ele almak üzere, şimdi dilerseniz Osman PARLAK ile Kuzey Su Ürünleri sahibi/ yöneticisi kimliğinin çok daha ötesinde Samsun Su Ürünleri Birliği Başkanı olması vesilesiyle gerçekleştirdiğimiz samimi söyleşiyi aktaralım..

H. OLGUN: Birlik ne zaman faaliyetine başladı, hali hazırda kaç üyemiz var, amaç ve faaliyet alanları nelerdir?

O. PARLAK: Birliğimiz ilk olarak Samsun İli Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Birliği adıyla 2012 yılında kurulmuştur. 5200 sayılı Üretici Birlikleri Yönetmeliği yasasıyla belirlenmiş yeter üye sayısı olan 16 üye ile sisteme dahil olan Birliğimizin halen 18 üyesi bulunmaktadır. 2015’de onaylanan tüzük değişikliği ile faaliyet alanına Sinop İlini de dahil ederek bu kez Samsun ve Sinop İlleri Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Birliği adıyla faaliyetine devam etmektedir. Bu çerçevede Samsun ve Sinop İllerinde yürüttüğü faliyetlerini Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği’ne bağlı olarak sürdürmekte olan Birliğimizin faaliyet alanlarına gelince; Birlik üyelerinin (dolayısıyla balıkçılığın) durumunu daha üst seviyeye çıkarmak, balıkçılıkta uluslar arası standartları yakalamak, dünyanın her ülkesine balık ihraç edebilmek ve aynı zamanda üyelerimize sektörel meselelerde yön gösterme amaçlı; Enstitüler, Üniversiteler, Bakanlıklarla İl/ İlçe Müdürlükleri ve uzman kişileri yıl boyu ziyaretler gerçekleştirerek bu alandaki bilinç ve farkındalıklarını artırırken kendileriyle alakalı mevzuatlardan da haberdar etmektir. Bu bağlamda, kurulduğu günden bu yana kendi içinde devamlı bir iletişimi muhafaza eden Birliğimiz; kendi üyeleri arasında bilgilendirme, sorunları ele alma ve çözüm yolları arama amaçlı birçok toplantı düzenlemiş olup, üyesi olduğumuz Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği’nin ülke genelinde düzenlediği çalıştay ve toplantılara da (yine üyelerimizle birlikte) katılarak önemli görev ve sorumluluklar almıştır.İlerleyen zamanlarda üye sayımızla birlikte faaliyetlerimizi de arttırarak üyelerimizle beraber sektörün güçlenmesinde katkıda bulunmayı hedeflemekteyiz.

H. OLGUN: Ülkemizde balığın daha da fazla tüketilmesi için neler yapılabilir ve tabii bu yolda her kesimce ulaşılabilirliği açısından fiyatının düşmesi mümkün müdür?

O. PARLAK: Bu sorunuzu cevaplayabilmek için öncelikle dünyada- Avrupa’da- ülkemizde yetiştiricilik, kişi başına tüketim ve ithalat- ihracat durumlarına değinmek isterim. Dünyada (2014 rakamlarına göre) 167 milyon ton civarında su ürünleri üretimi var ve bunun 93 milyon tonu avcılık, 73 milyon tonu ise yetiştiricilik kaynaklıdır. Bu rakam Avrupa’da 5 milyon 556 bin ton civarı olup, bunun 655 bin tonu yetiştiricilik yoluyla elde edilmektedir. Ülkemize gelince; Türkiye’de 2015 yılında 672 bin ton üretim kaydedilmiş ve 431 bin tonu avcılık 240 bin tonu ise yetiştiricilik kaynaklı gerçekleşmektedir. Söz konusu bu üretimin parasal değerlerine baktığımızda; toplam içindeki yetiştiriciliğin değeri 2 milyar 970 milyon 970 TL civarı, avcılığınki ise 1 milyon 245 bin TL olarak gerçekleşmektedir. Bu da demektir ki; (balıkçılık alanındaki) yetiştiricilik ürünleri bu ülkede, avcılık ürünlerinin en az iki katı kadar değerdedir. Su ürünlerimizde 2015’de 672 milyon dolar değerinde bir ihracat gerçekleşmiş olup, bu da yaklaşık 121 bin ton gibi bir miktara karşılık gelmektedir. İthalatımız ise 110 bin ton civarındadır.

Bu noktada vurgulayarak belirtmek isterim ki az önce üretimini (672 bin ton olarak) açıkladığım ülkemizde balık tüketimi kişi başına 6,2 kg.’la sınırlı kalmaktadır. Oysa 2023 hedeflerine baktığımızda; 500 bin ton yetiştiricilik hedefine ilaveten su ürünleri sektöründe 1 milyar dolarlık da bir ihracat hedefimiz var ve (yazılı olmamasına rağmen) dünyada kişi başına balık tüketimi olan 16 kg tüketime ulaşma gibi de bir hedefimiz olmalı diye düşünüyorum. Mevcut durumda ihracatla ilgili bir sorunumuz yok. Zaten 700 milyon dolarlık bir ihracatımız var ve bu hedef her halükarda aşılır. Üretime gelince 479 bin ton kapasitemize rağmen 240 bin ton üretim gerçekleştiriyoruz.

Son 13-14 yıla bakarsak, üretim hakikaten Türkiye de 50 bin tonlardan alınıp bugün 240 bin tonlara kadar gelmiştir. Yani yetiştiricilik, sunulan destek ve teşviklerin etkisiyle çok ciddi bir başarı göstermiştir. Lakin bu yeterli midir, hayır! Biraz evvel de söyledik; dünyada kişi başına balık tüketimi 16 kg, Avrupa da 22 kg civarında gerçekleşmekte ve başka ülkelerde daha da yüksek rakamlar mevcut. Bizde ise sadece 6.2 kg ve bu da demektir ki; 2023 te saydığım tüketim oranlarını yakalama şansımız artık maalesef kalmadı. Türkiye son 13-14 yıl içerisinde yetiştiricilikte çok ciddi başarılar elde etse bile kişi başına balık tüketiminde maalesef sınıfta kaldık. Bu hedeflere ulaşma yolunda, 2023’te (80- 83 milyon nüfusumuz olacağını düşünürsek) sadece kişi başı 15 kg balık tüketimi hedefimizi yakalamak için bile 1.200 ton balığa ihtiyacımız var.Yani bu miktarın 240 tonunu yetiştiricilikten üretirseniz (ki denizdeki üretim hamsiye bağlı olarak bir artar bir azalır) ve toplam üretimi yetiştiricilik ve avcılık olarak 700 bin ton civarında sayarsanız, kişi başı 15 kg tüketim hedefini sağlamak için gereken 500 bin ton balığı ya üretecek ya ithal edeceksiniz ki bu rakam hiç ihracat yapılmaması durumunda ancak sağlanabilir. Eğer işin içine ihracat da girerse 6- 7 yüz bin ton bir balık üretimine ihtiyaç var, bahsettiğimiz 15 kg kişi başına tüketim hedefi için.

Şimdi ne yapılacak? Ya Türkiye bu balığı dışarıdan alacak ve 2,5 milyar Euro gibi bir paramız yurt dışına çıkacak ya da bu ülkede bu balık üretilecektir! Peki, ne yapmak lazım, üretmek için derseniz öncelikle Türkiye de tüketimin artırılması gerekmektedir. Bu bağlamda buradan yetkililere, özellikle de GTHB, Sağlık Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının ilgili birimlerine sesleniyorum; lütfen askeri birliklerde okul ve hastaneler gibi toplu yaşanılan diğer devlet kurumlarında daha fazla balık tüketilmesini sağlayalım, çünkü balık sağlıklı bir gıdadır. İçeriğindeki maddeler, kullanılan yemler tamamen doğal olup çocuklara, yaşlılara, kalp- damar- beyin gibi önemli sağlık sıkıntıları yanında daha pek çok hastalığa iyi gelmektedir. Balık, ister denizde avlansın isterse yetiştiricilik yoluyla üretilmiş olsun sağlıklı ve güvenlidir. Zira biz bu balıkları dünyanın en yüksek standartlarını arayan AB ye ihraç ediyor ve Avrupa’ya yediriyoruz. Öyle ki başka pek çok ürünümüz kontrollere takılırken balıkta bu kaliteyi tutturuyoruz.

H. OLGUN: Su ürünlerinin Samsun’daki durumu nedir? Samsun’un Türkiye içindeki ve ülkemizin de yurtdışı pazarlarda rekabet gücü nedir, istatistikler ne durumda?

O. PARLAK: Samsun öncelikle avcılık açısından Türkiye’nin en önemli merkezidir. Öyle ki Türkiye de avcılık yoluyla elde edilen balığın yaklaşık yüzde 16’sı sadece Samsun’dan çıkarılmakta olup, aynı zamanda ilimizdeki kapsamlı balık hali vasıtasıyla da Karadeniz Bölgesinin diğer illerinden gelen balıklar da burada toplanmaktadır. Bütün bunlar, yan yana koyduğunuzda Samsun’ u Türkiye’nin önemli bir balıkçılık merkezi haline getirmektedir. Yetiştiricilikte de önemli bir yere sahip olan Samsun, kapasite olarak Türkiye’deki 7. vilayetimiz, kapasite kullanımında ise 5. vilayetimizdir. Son yıllarda İlimizde bu alanda çok önemli gelişmeler olmuş ve Samsun yetiştiricilik anlamında en fazla üretim yapan 5. İlimiz konumuna yükselmiştir. Peki, bundan sonra ne olmalı? Şunlar olmalı; Samsun ve Sinop ilini birlikte düşündüğümüzde, bu iki vilayetimizde yaklaşık 50 bin ton kapasitede çevreye zarar vermeden, çevreyle uyumlu sürdürülebilir bir balıkçılık yapmak mümkündür. Açılan yeni üretim alanları sayesinde muhtemeledir ki 2018- 2020 yılları arasında çok ciddi bir üretim artışı öngörmekteyiz. Umut ediyoruz ki hem avcılık, hem işleme ve hem yetiştiricilikte Samsun ve Sinop Türkiye’nin marka şehirleri olacaktır. Aynı zamanda Samsun da havyar üretimimiz de mevcut olup, Almanya ya bizim vasıtamızla 11 ton civarı alabalık havyarı göndermiş bulunmaktayız.

H. OLGUN: Kuraklıktan özellikle kültür balıkçılığının etkilendiğini biliyoruz, bunun dışında su ürünleri üretim sektörü dış etkenlere sandığımızdan duyarlı bir faaliyet alanı mıdır?

O. PARLAK: Özellikle kaynak sularda, derelerde ve alabalık üretiminin yüzde 70’inin gerçekleştiği barajlarda kuraklık ile buna bağlı olarak su kaynaklarının azalması bizim açımızdan çok ciddi bir sıkıntıdır. Buradan yeri gelmişken  sizin vasıtanızla iki önemli mesaj vermek isterim; biri yetiştiricilere, biri TARSİM’e.. İlk olarak yetiştiricilere ürünlerinin mutlaka sigorta ettirmelerini öneriyorum ve sonrasında da TARSİM’e bu sigortalamanın maliyetini yeniden gözden geçirmelerini öneriyorum. Şu anda toplamdaki 2400 civarındaki işletmenin sadece 50 tanesi sigortalıdır. Hâlbuki bunların dışındaki işletmelerin de doğal afet ve hastalıklara karşı mutlaka sigortalanması gerekmektedir.  Biz eğer Türkiye de 1milyar dolar ihracatın üzerine çıkacaksak, 500 bin-1 milyon ton gibi üretim miktarlarından söz ediyorsak hem balığın sağlığına hem de çevreye dikkat etmeli ve sigorta yapmalıyız. Geçenlerde, takip etmişsinizdir; Türkiye’nin en büyük alabalık tesislerinden birinde yaklaşık 10 milyonun üzerinde balık bir anda ana su kanalının patlamasıyla telef oldu. Yine geçen yıllarda benzer bir felaket yaşandı ve hemen her yıl bu felaketler yaşanmaktadır. Evet, TARSİM bitkisel ve hayvansal üretim alanında yetiştiricinin yanında ama balıkçılık çok farklı bir konudur. TARSİM belirlenen ücretin daha altında bir rakamla balık yetiştiricilerini sigorta etmelidir. Bu vesileyle Ankara’daki çalıştayımıza TARSİM yetkililerini de çağırdık, inşallah Şubat ayında Antalya’da bir araya gelerek bunları birlikte değerlendireceğiz.

H. OLGUN: Üreticilerimizin Birliğe üye olmalarının avantajı nedir ve son olarak Devletimizden beklentileriniz varsa alabiliriz.

O. PARLAK: Mevcut anayasamızdaki 5200 sayılı Üretici birlikleri Kanunu şu andaki yetiştiricilik sorunlarını çözecek durumda olmayıp, acilen değişmesi gerekmektedir. Bir kere bu yasa, en az 16 üreticinin bir araya gelerek bir Birlik kurmasına müsaade etmektedir. Samsun’da 34 tesisimiz olduğu halde, 18 kişi sayılıyoruz ve hepsi de zaten üye (yetiştirici olup da üye olmayan yok). Ancak, bir kurumun diyelim 4 tesisi varsa bu söz konusu yasa karşısında 1 tane sayılıyor ve bu bir sıkıntıdır. Ayrıca yasada Birlik üyeliği gönüllülük esasına dayandırıldığı için, isteyen üye olup isteyen olmuyorsa bu işlerin sürdürülemeyeceği bilinmelidir. Nasıl ki bazı odalara kayıt zorunluluğu var, Birliklerde de bu böyle olmalı. Zira insanlar üye olmaları halinde kendilerine nasıl bir getirisi olacağının farkında olmayabiliyor ve dolayısıyla karar kendilerine bırakıldığında üye olmayabiliyorlar. Devlet bir yandan sivil anlayışı desteklerken öte yandan da bürokrasi alanında getireceği kolaylıklarla bunun yollarını açmalıdır.

H. OLGUN: Söyleşinin sonunda ülkemiz balıkçılığı için gösterdiğiniz çabaların bir kez daha altını çizerken, kurumumuz adına bu güzel söyleşi ve misafirperverliğiniz için teşekkür ediyoruz.

O.PARLAK: Biz teşekkür ediyoruz, sektöre kendimizi anlatma fırsatı verdiğiniz için.


Not: Ropörtaj, kurumsal dergimiz SAMTİM için yapılmış ve web sitemden daha önce kurumsal dergimizde yayınlanmıştır..


Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.