Samsun Hal Müdürü Şeref Oğuz 2012 senesi itibarıyla ve 5983 sayılı ilgili yasanın başlamasıyla birlikte önceki görevlerine ilaveten Hal Müdürlüğü konumuna getirilmiştir. Sn. Şeref Oğuz sorularımızı cevaplandırırken aşağıdaki açıklamaları yapmıştır.
“DÜNYADA VE BİZDE HAL MÜDÜRLÜKLERİ:”
Samsun Halinde 60 civarında işyeri var ve aşağı yukarı 400 kişi istihdam ediliyor. Fakat bir hiyerarşi yada bütüncül sistem içinde incelediğinizde; şu an için ilçe hal müdürlükleriyle semt yada belediye pazarları Samsun Büyükşehir Belediyesi Hal’ine bağlı değil ve aslında sorunlardan biri de bu: Türkiye’deki hal sayısının fazlalığı ve bağlantısızlığı. Bu durum belki de fiyat farklılıklarına yol açan başlıca unsur. Örneğin en son bilgi itibarıyla Türkiye’deki hal sayısı 206 iken, Avrupa Birliği ülkelerinin toplamında sadece 47 adet hal mevcut. Hatta koskoca İspanya’da ülke genelinde yalnızca bir tek hal olduğu söylenebilir. Ülkenin tam ortasında, başkent Madrid’deki bu hal, bütün ülkenin üretimine cevap verecek nitelikte bir büyüklüğe sahip ve muazzam kurulu raylı sistem ağıyla da her bir komisyoncunun işyerinin ta içine kadar malları ulaştırmak mümkün. İşte bu yeni yasanın uzun vadede il, hatta bölge hal müdürlükleri sistemine dönüştürülmesi bekleniyor. Böyle olduğunda bir çok farklılık ve aksaklığın bertaraf edileceği kuşkusuz. Yeni dönemde Samsun İlinin liman ticareti açısından bölgede lider konumunu sürdürme şansı var. Böyle bir durumda, yani bölge müdürlüğü gibi toplu bir sisteme geçilirse en uygun konumdaki il olarak akla Samsun İli geliyor ve insan “neden olmasın” diyor.
“KİMLİKLİ MAL”:
Kanaatimce Yeni Hal Yasası ile birlikte en büyük fayda şu noktalarda olacak; örneğin bu yasadan önce bir malı satın alıp getiriyorduk ama nereden çıktığı ve ne aşamalardan geçtiği konularında bilgi sahibi değildik. Fakat söz konusu yasa uygulandığında durum çok farklı olacak. Vatandaş manavdan, pazardan yada başka herhangi bir yerden satın aldığı malın üzerindeki barkotta; üretim sonrasında malın kayda alınıp alınmadığını, kayıtlı ise nerede üretildiğini, kaç el değiştirerek hangi işlem ve aşamalardan sonra eline ulaştığını öğrenebilecek. Herhangi bir perakende noktasından alınan sebze ve meyvelerin, arama motorlarından ürün barkotunu girdiğinde o ürüne ait tüm bilgiler anında önüne çıkmış olacak. Önceden diyelim ki marketten elma aldınız, market de elmayı halden A esnafından almış ve satıyor olsun. Önceki durumda müşteri satın almışsa bile, ürün üzerindeki her hangi bir olumsuzluktan A hali sorumluydu. Bu sistemde kötü niyeti önlemek de bir nevi zordu. Yani benim A hali sahibi ile kişisel bir husumetim varsa, ondan alınan ürünü sorunlu gibi gösterebilir ve (nihai satıcısı market bile olsa) aksaklıktan A halini sorumlu gösterebilirdim. Ama yeni yasa ile her aşama sorumluluğu almış oluyor. Yani ben ürünü en son nereden almışsam, orası sorumlu olmakta. Zaten bu konuda bakanlık en kısa sürede bir çağrı merkezi açacak ve bu çağrı merkezleri üzerinden ürün şikayetlerini ve ihbarları takip edecek. Bir nevi vatandaş da yeni sistemde denetim yapabilecek.
“KAYITDIŞI ÖNLENECEK”:
Peki şimdi ne olacak, örneğin bir üreticinin 2 ton marulu olsun. Daha öncesinde bunun mesela 500 kg.’ını kayıt altına aldırıp, büyük bir kısmını üretim miktarı olarak göstermiyordu. Neden; çünkü yüksek rüsum bedelleri ödeyecek. İşte bu bedel hal dışı alım satımlarda %2’ye, hal içi alım satımlarda %1 e kadar düşürüldü. Böylece vatandaşa “gelin kayıt dışına hiç girmeyin ve büyük cezalar ödemeyin” diyoruz. İlk etapta belediyelerin gelirini azaltıyor gibi görünen bu husus; zaman içinde % 70 gibi bir kaçak satışı önleyeceği sebebiyle uzun vadede bir kar beklentisi söz konusu olmaktadır. Bu sistem tam olarak oturduğunda şunu söyleyebilirim ki, insanlar “sms” yada kısa mesaj yoluyla bile oldukları yerden mal bildiriminde bulunabilecekler. Vatandaş hallerde, özellikle herkesin görebileceği büyüklük ve yerdeki dijital ekranlarda meyve sebze fiyatlarını görebilecek. Hatta Samsun’daki halde, o an o dakika itibarıyla örneğin domatesin Antalya halindeki fiyatı takip edilebilecek. Böylece ilk komisyoncu ile sonraki arasındaki büyük fiyat farklılıklarının ve bazı haksız rantların da önüne geçilebilmiş olacak. Şu anda yurt genelindeki ürünlerden % 95 iç tüketim ve sadece de % 5 oranında bir ihracat söz konusu. Bu iç kullanımdaki büyük miktar içinde de zaman zaman görüyoruz; dereye dökülen, çöpe giden yada yakılan ürünlerle çeşitli sebeplerden kayıt altına alınamayan ürünler var. İşte, şu anda üzerinde konuştuğumuz bu yasa başarılı bir uygulama alanı bulduğunda bütün bu kayıt dışılığın önleneceğini açık ve net olarak söyleyebiliriz. Peki “şu ana kadarki kayıt dışının oranı neydi?” derseniz, en son belirlemelere göre %70 derim. Hatta parasal değer olarak da yine bakanlığın ilgili açıklamasına göre 22 milyar T.L. gibi önemli bir miktar.
“KOMİSYON ORANLARI DEĞİŞMİYOR AMA…”?
Bir kere bu yasa sebze meyve ticareti konusunda yapılan en büyük köklü değişiklik. Peki, “hallerde durum önceden nasıldı?” derseniz; önceden şahıslar üzerinden bir denetim vardı, şimdiyse matematik üzerinden bir denetimden söz ediyoruz. Sistem kendini kontrol ediyor ve herkes birbirini kontrol ediyor. Bu sayede önceki uygulamalarla karşımıza çıkan bazı aksaklıkların da biteceğini umut ediyoruz. Örneğin Amasya’da 5 tondan 500 tona kadar elma üreten üretici var. Komisyoncu eskiden bütün üreticilerin ellerindeki malın tümünü alır, yalnızca bir kaç üretici üzerinden işlem yapılırdı.Yeni sistemde böyle bir şey yok, 5 kg. ürünü bile olsa komisyoncu hepsini tek tek kaydedecek. Örneğin % 8 olan maksimum komisyon oranının gayri resmi alım- satımlarda % 15’lere kadar yükselebildiğini duyuyoruz. Komisyon oranı bir önceki dönemde de maksimum % 8 olduğu halde, işlem kayda girmediği için % 15 komisyon komisyoncunun karı olarak cebe giriyor ama bir yandan da (işlem kayıt dışı olduğundan) hiçbir cezai yaptırıma tabi tutulamıyordu. İşte yeni yasayla bu haksız komisyonlar da önlenebilecek. Maksimum %8 olan komisyon oranlarının belirlenmesinde ise yine ürün önemli. Örneğin beklemeye ve nakliye koşullarına dayanıklı patateste komisyonu % 3 tutabilirsiniz ama 1- 2 gün içinde bozulma riski kaçınılmaz olan bir çilekte komisyon %8’e kadar çıkabilir. Çünkü ürün riskli, yol şartlarına ve beklemeye dayanıksız. Satıcısı ilk gün sattı sattı, ikinci gün satma şansı bulamayabiliyor. Yeşillikte de benzer şekilde durum böyle. Bir de yeni yasa ile birlikte çıkacak yönetmeliklerle bunların taşınması konusuna da bir standart getirileceği kanaatindeyiz. Artık daha az kayıp ve bozulma olması için, taşıma sırasında (ürün hangi donanımı gerektiriyorsa) donanımlı nakliye araçları kullanılması da şart olacak. Uyulmadığı taktirde ise idari yaptırımlar uygulanabilecektir.
“YENİ KAYIT SİSTEMİYLE ŞEFFAFLIK DÖNEMİ”:
Bütün bu düzenin işleyebilmesi adına bakanlık hal kayıt sistemi adı altında bir sistem kurmuş. Bu tam olarak, halen bakanlığın üzerinde çalışmakta olduğu bir bilgisayar veri sistemi. Bu sistem; bütün Türkiye’deki hallerin birbirine bağlı olduğu, bütün ticaret il müdürlüklerinin birbirine bağlı olduğu ve maliyenin birbirine bağlı olduğu bir ağ sistemi ve tamamen oturması için bakanlık 1 yıllık bir süre vermiş. Şu anda altyapı girişleri süren bu sistemde çiftçinin sadece T.C. kimlik numarasının girilmesiyle bütün bilgilerine ulaşmak mümkün olacak. Sistemle ilgili alt yapı hazır olduğunda, bütün üreticiler ve alım satıma konu olan sebze meyveler sisteme dahil olacak. Hatta uzun vadede sebze meyve dışındaki; et- süt- yumurta ve arıcılık ürünleriyle çiçekçilik faaliyetlerinin de hal yönetimlerine devri söz konusu olabilecektir. Yine bu sistemle hal içindeki ticari faaliyetler hal müdürlüğü, hal dışındaki faaliyetlerse (pazaryeri, market, manav, köylü ve diğer üretici faaliyetleri gibi) gümrük ve ticaret il müdürlükleri tarafından takip edilecek. İl yöneticisi, ticaret il müdürü olacak. Aslında tam olarak; tüm hallerdeki komisyoncuların sisteme bağlı olduğu, mal giriş ve çıkışlarının düzenli olarak kayıt altına alındığı ve bir ana server bağlantısının olduğu bir otomasyon sisteminden bahsetmekteyiz. Mernis tabanlı bu sistem henüz hazır değil ama, hazır olduğunda olacak olanı ben size söyleyeyim; Samsun Büyükşehir Belediyesi olarak zabıta arkadaşlarımızın elinde notebooklar olacak. Gidecekler her hangi bir satış noktasına (pazar yeri, market yada manav gibi) her hangi bir mal hale nereden geldi, faturası var mı, mal bildiriminde bulunulmuş mu gibi noktalar anında görülebilecek. Kayıtlı ise sorun yok, değilse hemen anlaşılacak ki “bu mal bildirimsiz”. Örneğin önceden Mersin halinde rüsum ödeyen biri, gidip başka bir şehrin halinde, sonra da tekrar başka bir halde mükerrer ödemeler yapabiliyordu. Oysa bu kanunla; her hangi bir aşamada kişi bir defa rüsum ödediği zaman, yükümlülüğü ortadan kalkıyor. Yönetmelik çıkar çıkmaz da kendi hal yönetmeliğimizi hazırlama niyetindeyiz.
“ALTYAPI İLE İLGİLİ YÜKÜMLÜLÜKLER”:
Yeni hal yasası ile elbetteki; hallerin görünüm, yerleşim ve donanım gibi şekle yönelik bazı öncelikleri de yeni baştan düzene tabi tutuldu. Şimdi hal içerisinde ve etrafına baktığınızda gördüğünüz şu düzeni örneğin on beş gün kadar önce gelmiş olsaydınız göremezdiniz. Etrafta; eski kırık dökük kasalar, hal içerisinde insanların yürüyebilmesi nerdeyse imkansız, meyve sebze artıkları, sıra bekleyen düzensiz kamyonlar ve gözle görülür bir karışıklık vardı. Göreve geçtiğimizden beri, yani yaklaşık 15- 20 günlük süreçte bu duruma getirebilmemiz mümkün oldu. Bilirsiniz, altyapı konularında özellikle alışkanlıkları değiştirmek mümkün değil ve ciddi bir kararlılık, mücadele ve ikna gerektiriyor. Değişiklikler elbetteki bıçakla kesilmiş gibi birdenbire ve ani değil, peyderpey ve belli süreler içinde gerçekleşecek. Örneğin; tahta kasaların kalkıp da, yerine tek kullanımlık geri dönüşümlü karton kutuların alması için 3 yıl gibi bir geçiş süresi verilmiş. Hatta tahta kasalardan ilk etapta bozuk ve kırık olanlarını doğrudan saf dışı ettiğimiz halde, plastik kasaların yada çok sağlam tahta kasaların en azından kullanım ömürlerini doldurmaları ama sonrasında bu söylediğimiz geçiş sürecinde yani yerlerini karton kutuların alması akıllıca olacaktır kanaatindeyiz. Bildiğiniz gibi geri dönüşümlü karton kutular hem kullanım kolaylığı açısından ve hem de insan sağlığı açısından önemlidir. Bunun yanında tahta kasalardaki çürük, kırık ve deforme olmuş noktalarda her türlü mikroorganizmanın üremesi için uygun ortam oluşmakta ve bu türlü bir kullanımda insan sağlığını olumsuz etkilemenin yanında meyve sebzenin de (bu noktalarla temas suretiyle) çok çabuk bozulması ve dolayısıyla bir fire ve ekonomik kayıp da söz konusu olabilmektedir. Ama bu yasa yürürlüğe girdiğinde insana yakışan kalitede gıda tüketmek mümkün olacak diye düşünüyorum.
“PARA CEZALARI ARTIYOR”:
Peki “cezalar eskiden de yok muydu?” diyebilirsiniz. Evet, vardı ama sistemin işleyişi farklıydı. Şu anda örneğin komisyoncuların maksimum komisyon oranı olan % 8’in üzerine çıkarsa 2000 T.L. para cezası ödemeyi göze almak durumundadır. Ayrıca yine eski uygulamadan farklı olarak, yeni yasayla komisyoncu üreticiye 15 iş günü içinde belirlenen komisyon ücreti ödemesini yapmak zorundadır. Ödemediği yada güçlük çıkardığı taktirde yine 2000 T.L. idari para cezası ile yükümlüdür. Yine örneğin; yasada geçtiği söylenişiyle meslek mensupları (yani sebze meyve ticareti ile uğraşan herkes), serbest rekabeti önlemek yada tekel yaratmak amacıyla birlikte hareket ettiği taktirde 10.000 T.L. para cezası ödeyecek. Yine malların toptan yada perakende ticaretinde piyasada darlık yaratma, fiyatların yükselmesine sebebiyet vermek veya düşmesine engel olmak için malların stoklanması, toplanması veya yok edilmesi de büyük cezai yaptırımlar getiriyor. Yine halde, geçiş yollarında mal teşhiri, satılması yada boş kap bulundurulması gibi davranışlar da ceza gerektiriyor. Bu malları gıda güvenliğine, kalite ve standardına, teknik ve hijyenik şartlara aykırı olarak satışa sunmak da 2000 T.L gibi bir cezai ödemeyi beraberinde getiriyor.
“YASA İYİ TARIM UYGULAMALARINI TEŞVİK EDİYOR”:
Bu yeni hal yasa ile ayrıca iyi tarım yada organik tarım uygulamaları da destekleniyor. Örneğin çiftçi malını organik ve iyi tarım sistemlerinden birine göre yetiştirdi ve elinde sertifikası ile geldiyse normal olarak kayıt girişini yaptırıyor ve sonrasında rüsumdan muaf tutuluyor. Bunun gibi getirdiği mala analiz yaptırırsa (ve elbetteki analiz sonucu iyi çıkarsa) rüsum ücreti halde satılan mallar için %0,005 (binde 5) düzeyine kadar düşürülüyor. Dolayısıyla malın kalitesi güvenilirliği burada ön plana çıkıyor ve bir nevi tüketici de hal yasası ile gıda güvenliği konusunda desteklenmiş ve kollanmış oluyor.
"SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK”:
Bu gün Türkiye genelinde 206 kadar halimiz var. Öncelikle bu 206 halin altyapıları 3 yıl içerisinde üst seviyelere çıkarılacak ve burada sorumluluk doğrudan belediyelerin olacak. İlk etapta bakanlık yönetmelik hazırlanacak ve bunun için 6 aylık bir süre verilmiş. Sonra da bu yönetmelik doğrultusunda her halin; soğuk hava depoları, paketleme ve ambalajlama tesisleri, laboratuar ve diğer altyapıları tesis edilecek. Ama bunların büyüklükleri ve nasıl çalışacakları yine söz konusu yönetmelikle belirlenecek. Konuyla ilgili bilgilendirme toplantılarında anladığımız kadarıyla, bu altyapılardan örneğin laboratuar konusunda; Karadeniz Bölgesi’nde toplamda 10 hal varsa, bunlar birleşsin ve bir laboratuarlarını kursun denebilecek. Yada bunun gibi örneğin; Tarım Bakanlığının (yada herhangi bir kurum yada kuruluşun) bölgede mevcut iyi donanımlı bir laboratuarı varsa, bu işler için süreli sözleşmelerle kullanılabilecek ve söz konusu bütün analizler buralara yaptırılabilecek. Sonrasında haller büyüklüğüne göre sınıflandırılabilecek. Örneğin büyüklüğüne göre A sınıfı, B sınıfı, C sınıfı gibi. Ardından bunların içindeki işyeri sayılarına göre buzhane ve depolama tesisleri istenecek. Örneğin Samsun orta büyüklükte bir hal olsun; 500 ton kapasiteli 10 odalı bir soğuk hava deposu yönetmelik gereğince zorunlu olabilecektir.
“DENETİMLER 3 YIL SONRA BAŞLAYACAK”:
Bütün bu değişiklerle ilgili gerekli denetimler ise ilgili bakanlığımız tarafından yapılacaktır. Denetimler, yasayla ilgili geçiş süreci olarak belirlenen 3 yıl sonrasında yapılmaya başlanacak. Peki denetimler nasıl işleyecek? Şöyle ki; her hangi bir hale müfettişler gelecek, yönetmeliği eline alacak. İstenen şartlara bakacak, ilk şart nedir? İşletmenin (halin) soğuk hava deposu var mı? Varsa istenen özelliklere sahip mi? Diyelim ki yok. İlk etapta 50.000 TL. idari para cezası kesilerek, ardından belirlenen aksaklığı gidermesi için işletmeye 1 yıl süre tanınacak. Bir yıl süre sonunda denetim mekanizması tekrar işleyerek, mevcut aksaklığın bu süre içinde giderilmiş olup olmadığı kontrol edilecek. Hala aksaklık giderilmemişse, halin faaliyeti aykırılık giderilene kadar bakanlıkça durdurulabilecektir. Süreç içinde; bir taraftan da mevcut durumda 206 olan hal sayısı, gerekli şartların sağlanmaması sebebiyle kapatılan hallerle birlikte azaltılma yoluna gidilecek. Tabi ki ille hal sayısı azaltılacak diye de bir durum söz konusu değil, gerekli şartları yerine getirebiliyorsa bütün haller faaliyet göstermeye devam edebilecek. Hatta ileriki dönemde belki “bölge hali” kavramı bile sürece dahil olacak ve konumu sebebiyle Samsun’umuz bölge hali olma durumunda kalabilecektir.