|
|
|
|
|
|
“Deli gibi” ağlıyordu küçük kız. İncecik entariyi Şubat’ın onunda giyip kreşe öyle gitmek istiyordu. Gerçi bu ilk saçma sapan isteği değildi ya… Boğaz ağrısıyla iğne olduğu gün “deli gibi” dondurma isteyen de oydu, dönme dolaba tek başına bindirilmediğinden lunaparkta kendini yerlere seren de… Bilmiyordu kendine neyin iyi geleceğini, bilmiyordu hiç. Dinlemiyordu da üstelik, kendine neyin iyi geleceğini bilen birini. Dinlemiyor da… Sadece istiyordu, tam da üç yaşındaki bir çocuk gibi... Deli gibi...
Elinde envai çeşit anahtar var...
Ama ne bilir "sarhoş" hangisi nereyi açar?
Aslında saniyelik iştir bilene... Saniyelik iştir doğru anahtarı seçebilene. Saniyelik iştir denk getirene.
Ama yine de kaçıncı seferde bulabilir doğru anahtarı, ve kaçıncı seferde denk getirebilir doğru anahtar deliğine?
Hem farkında mıdır ne yaptığının “sarhoş”? Farkında mıdır anahtar seçerken de, anahtar deliği seçerken de, aradığı kapıyı defalarca es geçerken de...
Ve zaten ne bilir, "hangisi en doğru kapı, hangisi en virane"?...
****
Bazen kör olur insan ve bazen “sarhoş”u olur çok istediği şeyin.
Ve belki de “deli gibi istemek” tam da bu noktada şekillenmiş bir deyim olsa gerektir ki; bazen körü körüne ve tam da “deli gibi” ister bir şeyi insan.
“Sarhoş” misali bütün gücünü harcar, olmadık bir kapıyı açmak uğruna… Tek şeyi ister durur, "her şeyin en iyisini bilen"den, ısrarla.
Tek şeyi ister; ağrıları sebepli doktora giden hastanın, kendi bildiği ilacı istemesi gibi, hastalığını kendinden daha iyi tanıyandan.
Oysa hastalığını da kendinden daha iyi bilen vardır,
Hem ilacını da...
****
Eskiden çok istediğiniz bir şeyi düşünün.
“Deli gibi” istediğiniz bir şeyi... Başka hiçbir şey yokmuşçasına önemsediğiniz…
Neyin iyi, size asıl neyin gerekli olduğunu düşünmeden ısrarla ve var gücünüzle istediğiniz bir şeyi…
Mesela... Şubat’ın onunda yazlık entarisini giymeden kreşe gitmeyi reddeden üç yaşındaki çocuk mantığıyla, “ille de olsun” diye tutturduğunuz bir şeyi…
Kar zarar hesabı yapmadan, sadece istediğiniz bir şeyi…
****
Büyük ihtimalle şu anda "iyi ki olmamış" diyorsunuz, değil mi?
Büyük ihtimalle, o zaman fark edemediğiniz ne kadar olumsuzluk varsa, bugünkü aklınızla hepsini görüyorsunuz değil mi?
Şimdi fark ediyorsunuz ki; yanlış anahtarmış deneyip durduğunuz, ıskalayıp durduğunuz da yanlış anahtar deliği... Öyle değil mi?
Ve varmış aslında bir “hayır”; çok istediğinizi oldur-ma-ma-sında “her şeyin en iyisini bilen”in...
Size habire kırmızı palto sunmasında, siz “ille de kırmızı yazlık entari” diye tutturduğunuzda Şubat’ın onunda.
Ve iyi ki ol-ma-mış, vaktiyle ol-ma-ma-sına çok ağladığınız, değil mi?
"İyi ki” :)) |
|