|
|
|
|
|
|
Asıl sorgulanması gereken sanırım (bazı çevrelerin maksatlı olarak yaptığı gibi) büyük bir dinin “kurban emri”nden ziyade; Hayvana davranılış biçimi, hayvanın kesiliş biçimi ve sosyal amaçlı kurban etinin yoksullarla pay ediliş biçimi olsa gerek…
Umuyorum bu sene; kurbanlık hayvanlara tekme- sopa girişen insanlar… Kurban kesmek adına, sokakları kan revan görüntülere büründüren insanlar… Kurban etini fakirlerle paylaşmak yerine, et ihtiyacını toptan gideren insanlar kendilerini birazcık sorgularlar ve daha manasını bile sindiremedikleri bir ibadet için boşu boşuna masraf yapmazlar.
Kurban Bayramı da geldi çattı işte…
Her şeye bir lakap bulan yurdum insanı adına “kanlı bayram” demiş demesine de, kanlı manlı… O da bayramlardan bir bayram değil mi neticede?
Hazırlık yapılır, hazırlık yapılacak. Dün bütün gün temizlik yapan ben, bu gün de neredeyse tüm gün alışveriş yaptım.
Misafirlere terlik başka yerden… Süt ürünleri başka yerden… Yufka- açma- mantı- hamur işi vs. başka yerden…
Çikolata- şeker- kuruyemiş başka yerden… Meyve- sebze başka yerden.. Bayram kanlı ve kurbanlı da olsa “ille de et” başka yerden alınır.
Değil mi ki ailem gelecek ve bayram bu kez bende geçecek. Tabiri caizse el cebe atılacak:)) Tabiri caizse elbet yağ alınacak, şeker alınacak, un alınacak…
Hani belki helva yapılmayacak ama umarım helva tadında bir bayram olacak.
***
Bu koşturmaca arasında ruhumun önceliklerini ihmal etmedim.
Yine erken uyanıp dua ettim; hiç tanımadıklarım için, evsizler için, hastalar için. Ve vesaire için, ve vesaire için, ve vesaire için…
Bütün o gittiğim yerlerde gördüğüm bütün bebekleri sevmeyi, en azından gözümle gözlerine değmeyi, gözlerinden biraz masumiyet istemeyi ihmal etmedim.
Yine karşıdaki yaşlı adamın "kırık beyaz" renkli köpeğini bahçe duvarının üstündeki demir parmaklıktan da olsa sevmeyi…
Ve yoldaki ve karşı kaldırımdaki ve bir tasmanın diğer ucundaki bütün başka köpeklere uzaktan da olsa “ben sizin tarafınızdanım” demeyi ihmal etmedim.
Ve arka taraftaki kuşların nereden su içiyor olabileceğini düşünmeyi…
Dört ayağından biri kırıkmış hissi veren zavallı kedilere “kaçmaları gereken” insanlardan biri olmadığımı hissettirmeyi ihmal etmedim.
Somut bir işe yaramasa da, ruhumun önceliğiydi ve ihmal etmedim.
****
Dönelim bayrama…
Ben bu kadar hayvan sever biriyken…
Hayvan sever biri olmak hiç birimize (yüz yıllardır et yiyen) kendi türümüzden farklı davranmamız sonucunu getirmiyorken…
İyi bir inanan olarak; sorgulamadan inanmam gereken konulardan biri de “kurban” ibadeti iken…
Ve üstelik de kurban kesilmediği zamanlarda da insanlar yine hayvan boğazlıyor(!) ve yine et yiyorken…
Asıl sorgulanması gereken sanırım (bazı çevrelerin hayvansever maskesi altında maksatlı olarak yaptığı gibi) rüştünü ispat etmiş koca bir dinin “kurban emri”nden ziyade;
Hayvana davranılış biçimi, hayvanın kesiliş biçimi ve sosyal amaçlı kurban etinin yoksullarla pay ediliş biçimi olsa gerek…
Öte yandan, umuyorum bu sene;
Kurbanlık hayvanlara tekme- sopa girişen, eziyet eden (ve hala kendine dindar diyen) insanlar…
Kurban kesmek adına bu çağda sokakları kan revan görüntülere büründüren, başkalarını rahatsız eden (ve hala kendine dindar diyen) insanlar…
Kestiği kurbanı fakirlerle paylaşmak yerine, et ihtiyacını toptan gideren (ve hala kendine dindar diyen) insanlar da kendilerini birazcık sorgularlar,
Ve daha manasını sindiremedikleri bir ibadet için boşuna masraf yapmazlar.
Kurban Bayramınız kutlu olsun, |
|