ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Yazılarım / Siyaseti dizayn yöntemi olarak terör ! « geri
Uzlaşı masasına (kurulduğu günden beri koalisyonlara mesafeli) AK Parti’yi “eli mahkum” olarak oturtmanın, ayrıca da “restorasyon” söyleminin içini dolduracak hasarı sağlamanın bir yolu olabilirdi terör... Koalisyon konusunda MHP içinse söyleyecek çok fazla söz bulamıyorum. Bırakın elini taşın altına koymayı, seçime gidilmesini kolaylaştırmaya dair yollarını dahi tıkamış görünen MHP, görünen o ki şimdilik balkondan seyretmenin rahatlığını yaşıyor. Asıl değerlendirmeyi ise elbette halk, vakti geldiğinde bir kez daha yapacaktır.

7 Haziran’a gidelim, 7 Haziran2015 genel seçimlerinin yapıldığı günün akşamına...

Hatırlayacaksınız; % 41 gibi, Almanya’da Merkel’in iktidarına rahatlıkla kâfi gelen hatırı sayılır bir oy oranına rağmen AK Parti 13 yıldır ilk kez tek başına iktidar olamamıştı.

Dahası, içlerinden en iyi performans göstereni bile neredeyse AK Parti’nin yarısı kadar oy alan muhalefet partileri arasından da kendilerini tek başına iktidara taşımaya yetecek bir oy yüzdesi çıkmamıştı.

Hep birlikte ve güçlerini son damlasına kadar kullanarak bütün yapabildikleriyse, seçime parti olarak girme kararı alan HDP’yi % 13’lere taşıyabilmek (böylelikle AK Parti’nin meclisteki sandalye sayısını geriletmek) oldu.

Aynı günün akşamı her üç muhalefet partisinin lideri/ sözcüsü konumundaki kişilerin yaptıkları kibirli konuşmalardaki ortak vurgu şuydu;

“Sonuçlar bir koalisyona işaret ediyor, ancak bu koalisyonu asla ve asla AK Parti ile kurmayacağız!

***

Bariz kan kaybına rağmen açık ara önde oy oranıyla hala Türkiye’nin en büyük siyasi hareketi konumunda olan AK Parti ise,

Bütün bu öteleyen, düşmanca tavırlı açıklamalara rağmen kapıyı baştan kapatmayan ve istisnasız bütün partilerle görüşülebileceğini söyleyen taraf oldu.

Tabi, Davutoğlu “gerekirse tüm partilerle görüşülebilir” dediği zaman, henüz PKK bugünkü gibi musluklardan kan akıtmaya başlamamıştı!

Dolayısıyla, daha sonra AK Parti; bu sözü geçen “bütün partiler” kavramını gözden geçirerek, bir anda hortlayan teröre destek veren/ kınamayan HDP dışındaki partilerle sırasıyla istişarelerde bulundu.

Hesapta, HDP’li Belediyenin tehditkâr seçim sloganıyla günlerce afişe ettiği gibi PKK musluklardan kan akıtmasın diye 80 vekil vermişti Kürt halkı HDP’ye…

Ve bir süredir de o halk , AK Parti’nin (her türlü iç dış tehdide rağmen) bugüne kadar kırmadan- düşürmeden getirmeyi başardığı barış sürecinin konforuna alışmış,

Belki de aynı süreci bundan böyle kendi adına, kendi içinden birileri yürütsün istemişti.

***

Yanıldıklarını görmeleri içinse tek bir seçim yetti (maalesef)!

Batıyı Türkiyelileşme sloganıyla kandırırken, Kürt halkının oylarını da “barış” vaadiyle toplayan HDP, tabanın vermeye çalıştığı mesajı gerçekten de doğru okuyamadı.

Normal olarak; ekonomik, sosyal, demokratik alandaki reformaların devamına hizmet etmesi beklenirken..Kkendisine sunulan bu teveccühü, PKK’nın başlattığı bir çeşit ayaklanma için Kürt halkının dünden hazır olduğuna yordu.

(Öyle anlaşılıyor ki) Kobani söylemi ile de uzun süredir altyapısı hazırlanmaya çalışılan hatalı bir manevra için, Kürt ‘megali idea’sına hizmet için ve de elbetteki yanlış yönde kullandı.

Kürt halkı, sözde kendilerini her bakımdan ileri taşıyacak bu siyasi harekete verdikleri oylarla; çocuklarını hepten dağdan indirmeyi beklerken, yazık ki (uzun zaman sonra) o dağlardan ölülerinin geldiği bir sürece uyandılar.

Kürt gençleri, (Adıyaman’da ve Ceylanpınar’da) PKK’nın bitirdiğine herkesin şahit olduğu ateşkes sonrası Devletin meşru müdafaası ile dağlarda öldükleri gibi,

Çatışmalarda şehit düşen askerler arasında Kürtçe ağıtlarla son yolculuğuna uğurlananlar da vardı!

***

Bizse her gün yeni bir acıya uyanır olduk.

Kan emici yarasalar gibiydi PKK, gecenin karanlığından faydalanmayı biliyordu, cehaletin karanlığından faydalandığı gibi senelerce.

Öldürmekle kalmadı. İlk kez Demirtaş’ın ağzından duyduğumuz askeri baraj (saçma sapan) söylemiyle Kürt halkının sulama ve istihdam alanları yıkıldı. Köprüleri patlatıldı. Yatırımlar durdu.

Bomba düzenekleriyle yolları kapandı, elektrik şebekelerine (onarım için gelen mühendisin öldürülmesi dâhil) alçakça saldırılar düzenlendi.

O kadar emek ve maliyetle PKK’nın (hem de çözüm süreci devam ederken) defalarca sabote etmesine rağmen tamamlanan ve Hakkari’lere kadar götürülen havayolu hizmeti durdu!

Batı ile arasında gelişmişlik farkı ilk kez bu kadar indirgenen Kürtler bir anda elektriksiz, susuz, yolsuz, işsiz, yatırımsız kaldığı gibi, acıyla da kahroldu.

(Şu son günlere kadar) artık dağlarında çiçekler açan yöre halkı, sanki (barış süreciyle) güzel bir rüya görmüş, ama yazık ki çabuk uyanmıştı!

***

Ne diyorduk, koalisyon…

“AK Parti hariç herkesle olur” diyerek % 60’a vurgu yapanların, Bahçeli’nin sert ve kararlı tutumuyla hayal kırıklığına uğrayıp da süt dökmüş kediler gibi geri döndüğü günlerdi…

Türkiye’de AK Parti’siz bir formülün mümkün olmayacağını görenler, bu kez AK Parti’yi CHP ortaklığıyla dizginlemeyi amaçlayan “büyük koalisyon sevdasına tutuldular; öyle ki bununla yatıp, bununla kalkar oldular.

Tam 26 gün sürdü görüşmeler. Haliyle iki tarafın da şartları vardı ama masaya “asla oturmayacağını” ilk söyleyenin CHP olduğunu unutmayı tercih edenler, masayı AK Parti’nin devirdiğini söylediler. Söylemek istediler.

Zira, Cumhurbaşkanının Davutoğlu’na “Saray’dan böyle buyurduğunu” ima/ hatta iddia etmek hiç tartışmasız, “diktatör” vurgusuna can suyu taşıyacak,

Dolayısıyla da “seni başkan yaptırmayacağız” konulu ortaklığa yarayacaktı.

***

Oysa Erdoğan, (düşmanlarının bile diplomatik dil kullanmamakla suçladığı üzere) imayı sevmezdi.

Dolayısıyla da.. O da zaten (öyle ya da böyle bir fikir beyan eden herkes gibi) herhangi bir koalisyondan taraf olmadığını saklamıyor; hatta bunu sadece 7 Haziran’dan beri değil, siyasi hayatı boyunca söylüyordu.

Bugün de sırf birileri AK Parti- Beştepe arasında “oyun kurulduğunu” ima etmesin diye (ki hesaplı davranmış olsa işine gelen seçenek kesinlikle bu olmalıydı) inanmadığı gibi konuşacak yapıya sahip değildi Erdoğan.

Ancak herkes bu kadar dolaysız ve net değildi elbette. Büyük koalisyonu içte- dışta her şeyden çok isteyen illegal yahut siyaset dışı bazı yapıların muhtemelen bazı hesapları vardı, kanlı hesaplar.

Bu doğrultuda gariptir, PKK terörünün yeniden hortlayışına bahane olarak öne sürülen Suruç katliamı da ( bir mesaj gibi) AK Parti- CHP koalisyon görüşmelerinin başladığı güne denk düşer.

Ve… Yanlış hatırlamıyorsam; azami şehit, çok sayıda sabotaj ve eylemle terörün pik yaptığı, doların aniden tekrar fırladığı gün de,

Aynı koalisyona dair görüşmelerin sonucunun açıklanacağı güne rastlar.

***

Kim ne derse desin…

Bir süredir uyutulan terör (hem de bu kez sözde Kürtlerin hakları için falan değil) basbayağı ülke siyasetini, çıkar odaklarının arzusu yönünde dizayn amaçlı taşeron olarak (ve yine tesadüfe bak ki) IŞİD’le aynı dönemde sahneye çıkmıştı!

Yani terör, bu kez de; AK Parti’nin normal bir büyümeden ziyade, artık “yayılmacı” politika gütmeye başladığına inanıldığı bir dönemde ve dizginlenmesi amaçlı getirilen yegâne formül olan koalisyona hizmet için devredeydi.

Uzlaşı masasına (kurulduğu günden beri koalisyonlara mesafeli) AK Parti’yi “eli mahkum” olarak oturtmanın, ayrıca da “restorasyon” söyleminin içini dolduracak hasarı sağlamanın bir yolu olabilirdi terör.

(Tabiki legal bir siyasi hareket olan CHP ille bu hesapların içindedir demiyorum. Demek istemem, yakıştıramam. Ancak DHKP-C, paralel unsurlar gibi karanlık yapıların barınması için kullanışlı bir PH'ya sahip olduğuna şüphe yok.)

Koalisyon konusunda MHP içinse söyleyecek çok fazla söz bulamıyorum. Bırakın elini taşın altına koymayı, seçime gidilmesini kolaylaştırmaya dair yolları dahi tıkamış görünen MHP,

Görünen o ki şimdilik balkondan seyretmenin rahatlığını yaşıyor. Asıl değerlendirmeyi ise elbette halk, vakti geldiğinde bir kez daha yapacaktır.

Bugün de şehitlerimiz var. Üzüntümü tarif edemem, sadece Allahtan rahmet dileyebilirim…

Ruhları şad olsun :(

Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.