ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Yazılarım / IŞİD'i bombalıyormuşum gibi çek... « geri
BM'ye göre Suriye’deki ölü sayısı Ocak 2015 itibarıyla iki yüz yirmi bini (220.000) aşmış, çok sayıda Suriye'li yaralanmış ya da sakat kalmıştır. Aynı rapora göre binlerce gösterici devlet hapishanelerinde sistematik işkenceye maruz bırakılmıştır. Çatışmaların şiddetinden kaçarak 2 milyondan fazlası Türkiye’ye olmak üzere, Ürdün, Lübnan ve Irak gibi komşu ülkelere sığınan milyonlarca kişinin evinden yurdundan olduğu ülkede, Uluslararası Af Örgütü'nün soruşturmaları ve saha araştırmaları sonucunda; İnsan hakkı ihlallerinin, işkencelerin ve savaş suçlarının büyük kısmının "Baas Partisi Hükûmetince" işlendiği sonucuna ulaşılmış.. Ancak bu bile zoraki iktidarı yerinden edememiştir!

Sivillerin rejim güçlerince havadan bombardımanla katledildiği Suriye’de, bütün o tasarlanmış ölümlere operasyon kazası demenin imkânı yok.

Zira bu sivil ölümlerin sayıca ‘pardon!’ seviyesini çoktan aşmış olması ve aynı zamanda aralıksız tekerrürü hali, Suriye’de sistemli bir muhalif temizlik yapıldığı fikrini şeksiz şüphesiz ortaya seriyor...

Pazaryerlerinin, okulların, hastanelerin ve muhaliflerin yoğun olarak yaşadığı sivil yerleşim alanlarının (defalarca- ısrarla) hedef seçiliyor olması süregelen eylemin kasıtlı olduğunun sağlaması gibi..

Bir devletin olanca imkânları yetmezmiş gibi, İran ve Rusya’nın da askeri desteğiyle varil- vakum- misket bombaları kullanarak sivilleri öldürmek dışında, Suriye’de kimyasal silahlar da kullandığı birkaç kez rapor edildi.

Bu cinayetlerden başka, aşağı yukarı beş bin (5.000) insana Suriye hapishanelerindeki kan dondurucu işkenceler de (vicdani sorumluluk hissiyle görüntüleri ifşa eden Suriyeli bir infaz memuru aracılığıyla) dünyaya ilan edilmişti hatırlarsanız.

Yazık ki.. Dün, Esed’li hiçbir çözüme sıcak bakmayan, bu amaçla muhalifleri silahlandıran, sonralarıysa IŞİD'in devreye girmesiyle ‘ılımlı muhalif’ kriterinden sekülere kayarak, Kuzey Suriye'de PYD’yi/ Kürtleri destekleme kararı alan ABD’nin,

Kimyasal silahların dahi defaatle kullanıldığının rapor edildiği Suriye’deki kırmızı çizgilerinin de çoktan cılkının çıktığı.. 
BM’ninse, ülkedeki ölüm istatistiklerinin çetelesini tutmaktan öteye gidemediği bir yer Suriye hala.

***

“Oysa Suriye halkı ‘Biz de artık bizi yönetenleri seçebilmek istiyoruz’ demekten başka ne yaptı?” diyor, Al Jazeera Türk yazarı Gürkan Zengin.

“Bu talebe rejimin cevabı 200 bin üzeri ölü, sayısız yaralı, milyonlarca mülteci , bombalanmış şehirler!.. Ülkedeki bir avuç azınlığın içinden çıkmış bir diktatörün ailesi, o diktatörlüğün devam edebilmesi için koskoca bir ülkeyi yangın yerine çevirdi.”

Katılmamak mümkün mü? 1971’den beri iktidarı bir şekilde elinde turan bir diktatörlükten, sözlük tanımıyla “küçük ve ayrıcalıklı bir grubun yönetimi elinde bulundurduğu” oligarşik bir düzenden bahsediyoruz.

(Babadan oğula geçen saltanat sisteminin geçen yüzyılda bu topraklardan silinip atılmasına methiyeler dizen bizimkilerin, Suriye’de bu yüzyılda/ hala babadan oğula geçmeye devam eden Baas rejimine açık desteği ne acıdır öte yandan!)

BM'ye göre Suriye’deki ölü sayısı Ocak 2015 itibarıyla iki yüz yirmi bini (220.000) aşmış, aynı rapora göre on binlerce gösterici tutuklanmış, beş bin'inin devlet hapishanelerinde sistematik işkenceye maruz bırakıldığı belgelenmiştir.

Uluslararası Af Örgütü'nün 2012 ve 2013 yıllarında Suriye'deki soruşturmaları ve saha araştırmaları sonucunda; İnsan hakkı ihlallerinin, işkencelerin ve savaş suçlarının büyük kısmının Baas Partisi Hükûmetince işlendiği sonucuna ulaşılmış,

Ve bu bile (bir süre kınansa ve kimi platformlarda dillendirilse de) zoraki iktidarı yerinden edememiştir!

***

“1990’larda Bosna’da öldüğü söylenen insanlık, 2000’lerde Suriye’de bir kez daha öldü” tepkileri sık mırıldanılan popüler bir şarkının nakaratı gibi artık, etkisiz..

Sık sık toplanan BM ise kelli felli liderlerin güç gösterileri, prestij kaygıları ve tabi Suriye başlığı altında kendi hesaplaşmalarına zemin olmaktan başkaca işe yaramıyor.

BM’nin 5 daimi üyesinin tolere edilebilir sınırı çoktan aşmış görünen Esed’e ciddi yaptırım konusunda bir türlü fikir birliğine varamaması Suriye iç savaşını, dolayısıyla da bütün bu dramı uzattıkça uzatıyor.

Özellikle Rusya ve İran, bütün bu insani drama, rejimin orantısız müdahalesi ve sayısız hak ihlallerine rağmen (bir takım çıkarları gereği) Esed’e destek vermeye devam etmiş,

Ve en sonunda da Rusya ‘vekalet savaşı’ olmaktan çıkardığı Suriye’deki pozisyonunu bu hafta ortası itibarıyla bir adım daha öteye taşıyarak kendi pilotlarının kullandığı savaş uçaklarıyla Suriye “iç savaşı”nda tehlikeli biçimde taraf olmuştur.

Rusya her ne kadar müdahalesinin IŞİD’e karşı olduğunu söylese ve (bölgedeki bir diğer süper güç) ABD de saldırı öncesi operasyondan bu şekilde haberdar edildiklerini söylese de;

Yerel ve uluslararası haber kaynaklarının ifadeleri, saldırıların muhalifleri hedef aldığı, Talbiseh ve Zafrana’da aralarında çocukların da olduğu 36 sivilin hayatını kaybettiği ve çok sayıda Suriyeli’nin de yaralandığı yönünde.

(Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı da bombalanan bölgelerin, muhalif grupların IŞİD’i 1 yıl önce yenilgiye uğrattığı bölgeler olduğunu ifade etti!)

***

Peki dünya ne diyor? İlk tepkilerden biri Fransa’dan...

Operasyon öncesi bilgilendirilmediklerini ifade eden Fransa Savunma Bakanı, saldırının IŞİD’e yapılmadığı yönündeki kaygılarını dile getirdi.

Özellikle bu son Obama- Putin diyaloğu sonrası, Suriye’deki önceliklerinden bir adım daha gerilemiş görünen ABD’li mevkidaşı Kerry ise; IŞİD- El Kaide gruplarına yönelik saldırılara sıcak baktıklarını, ancak hedeften sapma halinde endişe edeceklerini söylemekle yetiniyor!

Esed rejimine desteğin süreceğini ifade eden Putin’in ülkesi Rusya tarafına baktığımızda ise; İşin garibi, Rus kamuoyu da “ne işi var askerimizin Suriye’de” tepkisi vermiyor gibi.

Öyle ki ABD dönüşü apar topar parlamentoyu toplayarak Suriye’de hava bombardımanı için tezkere alan Putin’in müdahale kararını övgüyle karşılayan Rus Ortodoks Kilisesi, kararı "kutsal savaş" olarak nitelendirdi.

Kendi Silahlı Kuvvetlerinin yürüttüğü meşru ve sonuna kadar haklı terör mücadelesindeki kayıpları dahi yöneticilerine fatura eden muhalefetiyle ilginç bir ülkeyiz ya.. Elin ülkesindeki birliği insan kıskanıyor haliyle!

Hele de.. Aynı muhalif grubun, dün TSK'nın (sınırlarımıza ve iç güvenliğimize yönelik açık tehdit unsurları barındıran) Kuzey Suriye'ye olası operasyon ihtimali konuşulduğunda,

Ya da Suriyeli muhalifler lehine bölgede varlık gösteren (ki o varlığın meşruiyeti ve bölgeye demokrasi getirme iddiasına ne derece hizmet ettiği de sorgulanır) ABD aleyhine “savaş karşıtı” tutum ve sözlerini düşünüp,

Bugün Suriye’yi bombalayan Rus savaş uçaklarına tuttukları alkışla yan yana koyuyorum da.. Bir kez daha tutarlılık aramaktan cayıyorum.

Hatice OLGUN
Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.