ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Yazılarım / Sarı Yelekliler Ve Gezi’ciler « geri
Fransa sokaklarında yaklaşık 10 cm’den biber gazı yiyen genç kızlar, öldüresiye dövülen eylemciler, bin beş yüz civarı tutuklu, bir o kadar yaralı, 3 ölü, sahada 80 bin polis ve şehirlere inmeye hazırlanan tanklar- asker ve hatta üzerine konuşulan bir OHAL söz konusu olduğu halde; bugün Paris’te ne Macron’a diktatör diyen Batı, ne CNN canlı yayın aracı, ne C. Amanpour I.Watson bağlantıları, ne nahoş görüntüleri Fransız hükümeti aleyhine 24 saat aralıksız döndürüp duran yüksek reytingli dünya tv’leri ve ne de (bizdeki CHP/ Halktv zihniyeti gibi) eylemleri/ vandalizmi destekleyen, terörist grupları cesaretlendiren, teyitsiz yalanları sorumsuzca ‘ana haber’ adı altında vererek ateşe benzin döken tek bir Fransız muhalif basın ya da siyasetçi de göremezsiniz, çünkü yok!

Fransa'da akaryakıt zamlarına ve mevcut bazı ekonomik politikalara tepki olarak 17 Kasım'da başlayan "Sarı yelekliler"in eylemleri şiddetli protestolara dönüştü.

Her ne kadar bu durum bizim Gezi’cileri heyecanlandırsa da Fransa’da gerek eylemlerin sebepleri ve gerekse de katılımcı profili bakımından 2013 Türkiye’sinde yaşanan şımarıklıkla pek de kıyas edilecek gibi değil.

Bir kere Fransız eylemciler daha çok, kırsalda yaşayan düşük gelir gruplarındaki emekçilerden oluşurken; bizde Gezi eylemlerini destekleyen çevrelerin, çoğunlukla yüksek gelir grubundaki Kemalist ve ulusalcı 'tuzu kurular'dan, hatta ve hatta ülkenin en zengin sermaye gruplarından oluştuğu bilinmekte.

Yine, Fransa’da halkın sokağa çıkma nedeni zamlar ve ekonomik temelli başka sebeplerken; bizdeki Gezi eylemlerinin, Türkiye Cumhuriyeti kurulalı beri en iyi ekonomik verilere sahip olduğumuz bir dönemde gerçekleşmesi dikkat çekicidir.

Öyle ki AK Parti öncesi 2002'de % 63 olan borçlanma faizinin % 4,61'e kadar gerilediği, 14 Mayıs 2013 itibarıyla yaklaşık 421 milyon dolarlık son taksitin de ödenmesinin ardından IMF borcunun tarih olduğu..

Binaenaleyh işsizlik, enflasyon, büyüme rakamları, yatırımlar, dolar- TL paritesi ve tüm ticari dengeler açısından gelmiş geçmiş en iyi seviyelerde olduğumuz bir dönemdi; Gezi eylemlerinin piyasaya sürülmesi (yani, sebep asla ‘emek ve ekmek’ değildi).

Ekonomik olmayan sebepler araştırdığımızda ise çapulcular yine çuvallıyor. Zira bu dönem, bir yandan da; Kürtlere eski Türkiye’de esirgenen haklarının verildiği, Ecnebi azınlıklara mallarının iade edildiği, başörtülülerin mağduriyetlerinin giderildiği, Alevi açılımının ilk kez gündeme geldiği özgürlükler açısından da altın dönemdi.

Fransa’daki eylemcilerin taleplerine baktığımızda ise; daha çok zamlar, vergiler, ücretler, iş güvenliği, emeklilik yasası gibi doğrudan vatandaşın cebini ilgilendiren sebeplerle sığınmacıların şartlarının iyileştirilmesi gibi insani gerekçeler gözlemlemekteyiz.

Oysa Türkiye’deki, ‘ağaç’ bahaneli Gezi Parkı eylemlerinde; kendilerine Taksim Platformu diyen bir grubun, hükümetle uzlaşmak adına öne sürdüğü taleplerin Fransa’dakinin aksine vatandaşın standardını yükseltmeye ve istihdam/ ekmek sağlamaya yönelik yatırımları engelleme üzerine olması da oldukça ilginçti!

Hatırlayalım o talepleri; Başta 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul ve HES'ler olmak üzere yatırımların durdurulması (ama “dışardan organize” deyince haksızsınızdır), bazı Emniyet Müdürlerinin, bürokratların görevden alınması beğendiklerinin atanması (cürete bak) vs.!

Ha, Fransa’da bugün yaşanan olaylarla, Türkiye’deki 2013 Gezi Parkı eylemleri arasında ille bir kıyas yapılacaksa; Batı dünyasıyla bizdeki birilerinin Taksim’e ve Paris’e olan çifte standardı, ikircikli tutumu hakkında yapılabilir ki gayet de yerinde olur.

“Başta CNN ve BBC olmak üzere Batı medyası, Gezi Parkı eylemlerinde adeta cephe savaşı verdi. Taksim'e gönderdiği savaş muhabirleriyle saatlerce canlı yayın yapan CNN, molotoflu eylemcileri masum, polisi ise kaosun sorumlusu gibi gösterdi.

Yukarıdaki ifadeler, İMF borcunun son taksitini de ödeyerek artık ‘palazlanmaya başladığı’ gözlenen ama aslında ‘uşak’ rolü yakıştırılan Türkiye’deki bir büyük gazetenin 13 Haziran 2013 tarihli sayısına ait ve Batı’nın provakatif, köpürten, pusuda av bekleyen fırsatçılığını ortaya koyması yönüyle ne kadar da mühim.

Şurda çok yıl olmadı, yine hatırlayalım; A Haber spikeri Banu El’in, Washington muhabirine bağlandığı sırada sarfettiği; “Gezi parkı eylemleri için ABD’den 17 günde 15 beyanat, Amerika’nın Türkiye’den başka işi yok mu Allah aşkına!” sözlerini de..

Dönüp bugüne baktığımızda ise; Paris sokaklarında yaklaşık 10 cm’den biber gazı yiyen genç kızlar, Nazi kampları misali topluca diz çöktürülmüş öğrenciler, öldüresiye dövülen eylemciler,  bin beş yüz civarı tutuklu, bir o kadar yaralı, 3 ölü, sahada 80 bin polis ve şehirlere inmeye hazırlanan tanklar- asker- OHAL söz konusu olduğu halde:

Bugün Paris’te ne Macron’a diktatör diyen Batı, ne C. Amanpour I.Watson bağlantıları, ne CNN canlı yayın aracı ve ne de yukarıdaki nahoş görüntüleri Fransız hükümeti aleyhine 24 saat aralıksız döndürüp duran yüksek reytingli dünya tv’leri var..

Ve ne de (bizdeki CHP/ Halktv zihniyeti gibi) eylemleri/ vandalizmi destekleyen, terörist grupları cesaretlendiren, teyitsiz yalanları sorumsuzca ‘ana haber’ adı altında vererek ateşe benzin döken tek bir Fransız muhalif basın ya da siyasetçi de göremezsiniz, çünkü yok!


Hatice OLGUN
haticeolgun2@gmail.com

Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.