|
|
|
|
|
|
|
|
Dün haber programları facia gibiydi…
Suikastlar, cinayetler, öc almalar...
Ardından teslim olanlar, intihar edenler, kendiyle birlikte etrafı havaya uçuranlar.
Ne türlüsünü isterseniz var kısaca..
İlk haber, bu devletin yetişmiş tecrübeli bir doktorunun vurulması…
Hem de kim yapıyor?
İyileştirmeye çabaladığı, bunun için emek, mesai harcadığı, kafa yorduğu bir hastasının eşi..
Daha doğrusu, belli ki emeğe rağmen tecelli eden takdir-i ilahiyle derdi olan biri.
Diyelim ki haklı ve ihmal var,
Olmadı mı oldu daha önce.
O zaman da hakkını hukuki yollardan aramakla sorunu olan biri..
Kısacası bunalımlı biri, durumundan umulduğu üzere olayın ardından silahı kendisine dayıyor.
Onun için artık Allah ıslah etsin bile diyemiyoruz yazık,
Allah taksiratını affetsin diyebiliriz...
Adam öldürmenin bir affı varsa tabiki yüce katta...
Aynı gün haberlerde kocasıyla tartışan bir kadının onu vurarak öldürmesi haberi tüyler ürperticiydi.
Biz ne kayınpederler, eşler öldürenleri hem de kaleşnikoflarla tarayanları gördük diyeceksiniz, siz de haklısınız.
Silahlanıyoruz...
Hadi ordumuz dünyanın sayılı ordularından, donanımlı, teçhizatlı.
Buna elbette çok şükür de,
Bu, “ferdi ordulaşma” nereye kadar merak ediyorum..
*****
Dün duyduğum haberler arasından en üzücüsü şüphesiz Benazir Butto'nun katledilmesi haberiydi.
Kendi ülkesinden yıllarca uzakta yaşaması yetmezmiş gibi, üstelik din adına ölümle cezalandırılışı akıl alır gibi değil...
Kendi ülkesinde,
Kendi ülkesinin kalabalığında…
Büyük heyecanlarla kavuştuğu toprağında ve kendi babasının akıbetine benzer biçimde...
Kimileri bu ölüm için, vaktiyle başkalarına karşı kullanmak üzere palazlanmalarına göz yumduğu Taliban ve El_Kaide'yi kastederek, "beslediği aslanlar kafesinden çıkıp kendisini yedi" demeye getirirken,
Dünyadaki asıl ve genel kanı, Butto'nun ölümüyle son üyesini de kaybeden demokrasi yanlısı bu "ailevi parti"nin bitmesiyle oluşacak böylesi bir siyasal boşlukta ülke içi düzenin her anlamda alt üst olacağı yönündedir.
*****
Ölüm hissedilir mi bilmem ama hissedilse onca ölen planlarıyla ölmezdi sanıyorum.
Yine de ölmeden önce bitirdiği kitabında ülkesine döneceği için heyecanından bahsederken, bir yandan da olası suikast senaryoları üzerinde düşündüğü anlaşılıyor.
Bununla birlikte bir liderin kızına yakışır biçimde,
Ülkesinde demokrasi ve özellikle kadın hakları adına hala yapacak çok şeyi olduğunun farkındalığıyla,
Olası her tehlikeyi göze aldığı da kitabında kendi ağzından yer buluyor...
Olabilecek en kötünün bu kadar farkında ve realist...
Öte yandan suikast söylentilerine rağmen "ülkeme dönme kararımla kaderimi halkımın ellerine teslim ediyorum" diyecek kadar daha çok cesur ve belli ki biraz da iyimser...
Her ne olursa olsun bir yandan da hala halkına,
Halkının kendisine olan ihtiyacına,
Bu ihtiyaca vereceği cevaba inancı çokça yerinde olmalı ki ölmeden önce kendisine radikal dinci grupların saldırı ihtimali hatırlatıldığında,
“Korkmuyorum” demiş..
“Çünkü hiç bir gerçek Müslüman bir başka insana, ham de bir kadına kıyamaz, öldüremez” diye de eklemiş..
*********
Doğrudur,
Gerçek bir Müslüman bir başkasını öldürmenin en büyük ve en "af"fa uzak günah olduğunu bilir…
Gerçek dindar, haşerat kabulü gören bir böceğin öldürülmesine dahi başka çözümlerle engel olmaktan yanadır.
Tıpkı iyi bir Budist olduğu söylenen Richard Gere'in evinde haşere ilacı kullanılmasına izin vermediği gibi...
Bu yalnız Müslümanlıkta değil, diğer bütün dinlerde en büyük günahlardandır.
Gerçek bir dindar başka bir insanı öldürmeyi aklından bile geçirirse dinle ilgili samimiyetini bir kez daha düşünmelidir.
Bu sebepledir ki,
Adına "cihat", "kurtuluş", "diriliş" ne derseniz deyin,
Din adına terör olmaz,
Terör bu uğurda yüceltilemez.
Bir kapışma, bir anlaşmazlık, bir alıp-veremediğiniz varsa, gücünüz yetinceye kadar meşru yolların tümünü denersiniz.
Bu anlamda terörün her türlüsünü bir kez daha kınıyor ve Benazir Butto'ya Allah'tan rahmet diliyorum.
|
|
